Ekonomik Dayanıklılık. Ekonomik dayanıklılık, bir ekonomik kuruluşun olumsuz iç veya dış etkiler karşısında işlevselliği sürdürme kapasitesidir. Ekonomik ve finansal dayanıklılık fikri, son mali krizden bu yana sıcak tartışma konusu hâline geldi. Sınır ötesi sermaye hareketlerindeki artış ile ekonomik dalgalanma arasında güçlü bir korelasyon vardır. Küresel ekonomide mal, insan, sermaye hareketlerinin serbest dolaşımı daha entegre hâle geldikçe, emtia ve para piyasaları gibi küresel ağlar içindeki küçük hareketler ulusal ekonomiler için önemli sonuçlar doğurabiliyor. Ulusal ekonomiler bir yanda ekonomik dirençlerini korurken diğer yanda volatil olan küresel ağlara nasıl entegre edilebileceği sorun olmaya devam ediyor.
Ekonomik dayanıklılık analizi, ekonomik veya finansal ağın dayanıklılığıyla ilgili bazı temel faktörleri anlamaktan geçer. Herhangi bir sisteme bulaşın nasıl sızdığı (difüzyonu) nasıl gerçekleştiği ve ne kadar süreceği birçok parametre ile tanımlanır. İlk olarak, ağda yayılan saldırı ya da bilginin ne kadar bulaşıcı olduğunun bir ölçütü olmalıdır. Bulaşıcılık, yayıldığı ağın türüne ya da topolojisine bakılmaksızın çok defa hızlı bir şekilde yayılmasıdır. Ardından, ağın topolojisini göz önünde bulundurmak gerekir. Sisteme tehdit ya da bulaş, ağın bağlantısallığı üzerinden sızdığına göre, sistemin yapısı ve düğümlerinin derece dağılımı ve ağın topolojik yapısı belirleyici faktör olacaktır. Bir sistemin düğümleri arasındaki bağlantısallığı ne kadar yoğunsa bulaşın o kadar hızlı yayılacağı açıktır ama ağın en kısa yol özelliği de göz önüne alınmalıdır. Ayrıca, sisteme saldırının rastgele mi yoksa amaca yönelik (stratejik) mi olduğu anlaşılmalıdır. Saldırıların birçoğu rastgele olarak modellenebilir. Örneğin, Covid 19 virüsü, bulaşı artsın diye başkalarıyla daha fazla fiziksel teması olan insanları seçemez, böyle bir akıl yürütmesi yoktur ve bulaş tamamen rastgeledir. Aynı şeyi finansal bulaşıcılık için de söyleyebiliriz. Toksik varlıklar, ekonomik ağda en çok hangi düğümleri etkileyeceklerini seçemezler. Ancak, bazı yayılma süreçleri stratejik hedeflere yöneliktir. Örneğin, hackerların rüyası merkezi sistemde ana düğüme saldırıdır. Askeri strateji genellikle düşmanın logistic, ulaştırma gibi kritik bir düğümüne saldırmayı amaçlar ve bu saldırının diğer birçok düğüme bulaşması beklenir. Şekil 1’de bağlantılar üstel olarak artsa da ağ yapısı değişmez. Örnek sosyal medya (Facebook, Twitter vs.).
Şekil 1. Network üstel büyüyebilir ama yapısı değişmez (sosyal medya).
Dolayısıyla, sistemin saldırılara karşı dayanıklılığı ve direnci söz konusu olduğunda savunma modellemesi için sistemin düğüm bağlantısallığı göz önüne alınmalıdır. Düğümün sistemden çıkarılması (node percolation) ya da düğümler arasındaki bağlantının koparılması (link percolation) sistemin saldırıya karşı direncini nasıl etkiler? Bu sorunun cevabı, saldırının rastgele ya da amaca yönelik (stratejik) olmasına bağlıdır. Düğümler söz konusu olduğunda düğümlerin derece dağılımı önemlidir. Derece dağılımı ne kadar yüksek ise, sistemde o kadar fazla çok bağlantılı düğüm olacaktır. Bu durumda üstellik yasasına göre şekillenen merkezi sistem stratejik saldırıya karşı savunmasızdır. Çok bağlantılı büyük düğümlere stratejik bir saldırı, sistem içindeki bağlantıların sayısını önemli ölçüde azaltırken düğümler arası yolun uzunluğunu önemli ölçüde yükseltecek ve sistemin bütünlüğünü bozacaktır.
Benzeşik ve dağınık sistemler stratejik saldırıdan fazla etkilenmezler. Zira herhangi bir düğüm eksildiğinde sistem işlerliğine devam eder, bütünlüğü bozulmaz. Bu iki sistem arasındaki fark kısaca şöyledir: Benzeşik sistemler merkezi sistemlerin içinde yer alabilir ya da parçası olabilirler, dağınık sistemlerden farkı kontrol ve bağlantısallık anlamındadır. Yani dağınık sistemler kontrol açısından değerlendirilirken benzeşik sistemler bağlantısallık açısından değerlendirilir ve tanımlanır. Bağlantısallık sistemin bütünlüğünü sağladığından direnç ve sağlamlığın temel kaynağıdır. Ancak bağlantısallığın saldırının hızla yayılmasına da neden olduğu unutulmamalıdır.
Düğümler arasındaki kritik bağlantı(ların) çıkarılması ya da hedef alınması (link percolation) hâlinde sistem bu stratejik saldırı karşısında savunmasızdır. Örneğin, uluslararası petrol taşımacılığında Süveyş Kanalı’na stratejik bir saldırı küresel ulaşım yolunu aksatır.
Ekonomik veya finansal terörizm. Ülkeler arası kur veya ticaret savaşlarının aksine, ekonomik terörizm devlet istihbaratı ve/veya özel ajanlar (tetikçiler) tarafından üstlenilir. Bu, bir ülke ekonomisinin, ticaretini, borsasını vs. bozmak için çeşitli, koordineli, organize eylemler gerektirebilir[1].
Modern ekonomiler, altyapı ağlarına büyük ölçüde bağımlıdır. Bu ağlar, doğal afetlerden insan saldırılarına kadar çeşitli tehditlerle karşı karşıyadır ve yaygın olduklarından, hedef düğümlerin korunması konusunda ciddi ve pahâlı çalışmalara yol açmıştır. “Ağın işlevselliğini korumak için savunulacak anahtar düğümler hangileridir”, “Ağ içindeki düğümlerin koruması için teşvikler nelerdir” ve “Bu teşviklerin sistemin çalışmasında karşılığı nedir” türünden soruların karşılığı bilinmelidir[2].
Sistemin esneklik stratejileri. Esneklik kavramı (resilience) bilimsel literatürde ilk defa 1970’li yıllarda görüldü ve tanım olarak “herhangi bir sistemin şoka maruz kaldıktan sonra tekrar önceki hâline dönebilme kapasitesi” şeklinde ifade edilir. Sistemin çeşitli ataklara karşı esnekliği açısından savunma stratejileri ağ yapısına bağlı olarak iki türlü oluşturulabilir. Saldırıya direnmek modeliya da saldırıya uyum sağlamak (adaptation) modeli. Saldırıya direnmek, sistemdeki tüm unsurları saldırıya karşı düzenleyerek sistemin, ilk hâline dönme stratejisidir. Homojendir, statiktir, sistemin saldırıya karşı kendiliğinden yapılanması ve adapte olması mümkün değildir. Karmaşıklığın fazla olmadığı bir ortamda kolayca ve etkili biçimde uygulanabilir ama değişime direnebilmek için sistemin her zaman kontrol altında olması gerekir. Merkezi ağ sistemi göz önüne alınırsa, saldırının yakalanması ve önlenmesi kolaydır ama saldırıların artması ya da merkezi ağ sistemin önemli düğümüne hedeflenmesi sistem için ciddi risk oluşturur. Örneğin, ekonomik krizlerde çok önemli olan büyük kurumların batması sistemik riske yol açabileceğinden çökmelerine müsaade edilmez (too big to fail) ve müdahale edilerek sistemin sağlam kalmasına çalışılır.
Adaptasyon. Karmaşık ortamlarda, saldırıya direnme modelinin bazı sınırları vardır. Böyle bir ortamda, ekonomik konjonktür değişebilir ve sistemin bileşenleri sistemik şoka dayanamayacağından saldırıya uyum sağlamak (adaptasyon) şeklinde farklı bir savunma stratejisi gerekir. Adaptasyon, sistemin çevresindeki değişikliklere tepki olarak durumunu değiştirme ve yeniden yapılanma kapasitesidir. Adaptasyon sürecinde esneklik ise değişen koşullarda farklı durumlar oluşturma kapasitesidir. Bu yaklaşım, önceki saldırıya yönelik direnme modelinden farklıdır. Adaptasyonla birlikte sistemin yeni durumlara uyum sağlaması gerektiğinden, sistemin bütünü ile parçaları arasında ayrım vardır, parçalar yerine koyulmak yerine doğrudan sistemden atılabilir. Bu nedenle, saldırıya yönelik adaptif model, belirli sistem bileşenlerinin korunmasından ziyade temel işlevselliğin sürdürülmesi ile ilgilidir. Karmaşık ortamda esneklliğinin artması, saldırıya karşı dirençli olması ve işlevini sürdürebilmesi için sistemde dengesizlik gerekir. Dengesizliğin olmadığı bir ortam, sistemin bileşenlerini statik bir konfigürasyona zorlayacağından sistemin farklı koşullara adapte olmasını engeller, statik ve homojen yapısıyla saldırıya karşı daha savunmasız olur. Bu nedenle adaptif yaklaşım, daha çok büyük dengesizliklere uyum sağlamaya çalışırken küçük ve orta dereceli dengesizlikleri önemsemez. Elbette, sistem büyük ölçüde pek çok saldırı ile baş edebilir ama bir seviyede yetersiz kalmaya başlarsa saldırılar sistemin kritik işlevselliğine ve sürdürülebilir savunma kapasitesine zarar verir.
Düzen ve kaos arasında saldırı. Saldırıya karşı adaptif esneklik, kaos eşiğinde, düzen ve kaos arasındaki enteresan alanda görülür. Yukarıda bahsedilen ve iki savunma yönteminden ilki olan saldırıya direnç stratejisi düzenli ve istikrarlı ortamlar için uygun olurken, adaptif sistemler VUCA[3] denilen değişken ve bir ölçüde kaotik ortamlar için uygundur. VUCA oynaklık (volatility), belirsizlik (uncertainty), karmaşıklık (complexity) ve belirsizlik (ambiguity) anlamına gelir. VUCA, teknoloji ve çevre değişimi gibi bir dizi faktör 21. yüzyıl ekonomik ortamının özelliklerini yansıtmaktadır. Adaptif esneklik kavramı, çeşitliliği sürdürmenin maliyetini de beraberinde getirir. Isı yitirgen sistemler (dissipative) sürekli olarak dengeden uzaklaşmaya çalışır. Yani, sistem entropiye karşı denge sağlayabilmek için çevreden enerji almalıdır. Çeşitlilik ve verimlilik arasında temel bir değiş tokuş vardır. Çeşitlilik, heterojen bir yapıyı (bağlantısallıkları farklı düğümler) ifade ederken verimlilik, yapı elemanları arasında senkronizasyon ve koordinasyonu (bağlantısallıkları benzer düğümler) ifade eder. Çeşitliliği ve verimliliği birlikte gerçekleştirebilmek bileşenlerinin homojenleştirilmesinden geçer. Dolayısıyla, saldırıya karşı direnç modeli çeşitliliği azaltmayı ve sistemi doğrusallaştırmayı hedeflemelidir ama doğrusallaşmayı hedeflemek sistemi kırılgan hâle getirir. Herhangi bir kırılma çeşitliliği azaltacağından pozitif geri bildirim etkisi hızla yayılır ve sistemik şoklara karşı duyarlılık artar. Saldırıya uyum sağlayan model ise heterojendir ve negatif geri bildirimlerle sistem şoka girmeden dengelenebilir. Negatif geri bildirim, pozitif geri beslemenin saldırı bulaşma etkisini önleyerek sistemin daha dirençli olmasını sağlar, daha az savunmasız duruma getirir.
Bilgi opaklığı (belirsizliği). Bireylerin kendi isteklerine bağlı olarak bağlantı oluşturduğu karmaşık ekonomik ağlarda tüm bağlantılar bilinemez. Bazı hedge fonları ve kıyı bankacılığı (off-shore) gibi birey menfaatini öne çıkaran denetim dışı yapılar; şeffaflık, hesap verilebilirlik konusunda yetersiz olmalarından dolayı sistemin dayanıklığı ve yönetimi açısından sorun olabilirler. Küresel finansal sistemi ve küresel tedarik ağları gibi karmaşık ağlar, farkında olmadığımız birçok karşılıklı etkileşime sahiptir. Çok defa gizli olan bu karşılıklı bağımlılıklar piyasalarda kriz ya da şok olduğunda ortaya çıkar. Sistem ne kadar sisli olursa kritik bilgilere ulaşmak o kadar zor olacağından merkezi yönetim de o kadar zorlanacaktır.
[1] Vikipedia. economic terrorism
[2] Marcin Dziubinski, Institute of Informatics, Faculty of Mathematics, Informatics, and Mechanics, Warsaw University.
https://econtheory.org/ojs/index.php/te/article/viewFile/2088/17039/504
[3] İkinci dünya savaşı sonrasında oluşan belirsiz ve puslu ortamda liderlik çalışmaları ile ortaya atılan ve ilk defa 1987 yılında ABD savaş akademisi tarafından kullanılan bir terimdir. https://en.wikipedia.org/wiki/Volatility,_uncertainty,_complexity_and_ambiguity
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder