30 Eylül 2016 Cuma

Osmanlı Tarihi ve Tarihin Paradigmik İlkeleri -xxıv- (Mustafa Özcan, 30 Eylül 2016)


Osmanlı Tarihi ve Tarihin Paradigmik İlkeleri -xxıv-

Dizide daha önce bir bölüm olarak düşünüp işlemeye başladığım Doğu-Batı arasındaki tarihsel karşılaştırma konusunda bütünselliği sağlamak açısından diğer bazı hususlara da değinmenin gerekli olduğu kanısındayım. Bu bakımdan Doğu hakkında Batı’daki önyargı yüklü tutumdan kaynak alan, tarihçilikte Oryantalizm (*) terimi ile anlatılan anlayışın (Yakın) Doğu’yu temsilen Osmanlı için ne anlama geldiğini bu denemede irdelemeye çalışacağım.

Ancak ilkin konuyu konumlandırma amaçlı olarak, Avrupa’da 19.  Yüzyılın ikinci yarısında belirginleşen oryantalist anlayışı, bu bakış tarzını hazırlayan temel etmen olarak iki taraf arsında çağları kapsayan “savaş ve barış” halinden en geneliyle söz ederek ve bazı kaynaklara atıfta bulunarak konu ile ilgili yönlendirici kavramlara da değinme gereğini duyuyorum.  

İslam, darül harp (**) ve Yeniçağ (burada 18. Yüzyılın sonuna doğru başlayan bölüm olan Yakınçağ bundan ayrı düşünülüyor); bu üç sözcük, tarihin (Yakın) Doğu-Batı (esasen Orta Avrupa kastediliyor) arasında 16. Yüzyıldan itibaren yaklaşık iki yüz yıl kadar aralıklı savaşlar ile süren çatışmalı bir dönemi temsil eden kavramlardır. Bu üçlüden İslam ve Yeniçağ’ın ne olduğu herkesçe şu veya bu seviyede bilinmekle birlikte darül harp biraz olsun tanıtılmaya ihtiyaç gösteriyor.

Darül harp kavramı atıfta bulunulan metinde şöylece tanıtılmaktadır:
Darül-harp, Müslüman olmayan bir hükümdarın egemen olduğu yerler ve Müslümanlarla gayrimüslimler arasında henüz barış akdedilmemiş olan memleketler İslam hukukunda darül-harb sayılır.”

Yani, sözcüğün genel anlamını belirtilen bu tanımda, kendinden olan toprakları barış bölgesi, ötekilerini ise topyekûn savaş bölgesi görme anlayışı egemendir. Ayrıca, gene ayni metinde ifade edilen bu anlayış doğrultusunda ortaya çıkan küresel çaptaki durum hakkında ise
İslami görüşe göre dünya “Darül-harb” ve “Darül-islam” olmak üzere ikiye ayrılır.”
denilmektedir.

Öte yandan, tarihsel olarak kalıplaşmış bu son ifade, herhalde yüz elli yıla yakın süredir kendi topraklarında savaş görmeyen, ama buna karşılık bu zaman zarfında dünyanın her karış toprağında savaş görmüş olan ABD’nin benimsediği, ancak ifade edilmemiş olan “gizli” bir mottoya da zemin hazırlamış mı olmalıdır diye insanı düşünmeye sevk ediyor.

Saldırana göre savaşın yapıldığı yerin ahalisi “düşman” olunca, ora halkı hakkında olumsuz düşünce ve tutumda olmak saldıran taraf için “bittabi mubah” olduğundan hem Oryantalizm hem de onun karşıtı olan Oksidantalizm taraf toplumların halk ve entelijansiyaları nezdinde gayet normal görülen anlayışlar olarak ortaya çıkıyor.  

Nitekim Modern Dünya Tarihi‘nin önemli bir bölümünü temsil eden Avusturya-Macaristan ile Osmanlı arasındaki yukarıda belirtilen bu çatışmalı dönem, Batı’da Oryantalizm’in doğumuna zemin hazırlayan dönemdir. Ancak, son zamanlarda Oryantalist bakış çok ciddi şekilde eleştiriye maruz kalmıştır.

Bu doğrultudaki eleştirilerin başını çeken düşünür olarak Amerikalı yazar Edward Said’in (***)Oryentalism (1978) adlı kitabı konunun yaygın bir şekilde tartışılması yönünde seminal (****) bir yapıt görevi görmüştür.

Öte yandan, Batılı pek çok tarihçinin ortak bir yaklaşımı şeklinde Aydınlanma hareketi sonrası ortaya çıkmış olan bu tarih anlayışına karşılık tarihin bu yönünü, Doğu tarafından yapılan bakış ile ele alan düşünürlerin benimsediği eleştirel Oksidantalist anlayış konuyu diyalektik olarak bütünselleştirici bir yaklaşım kazandırmaya yönelik uzun erimli bir gelişme görülmelidir.

Bu kapsamda, Doğu’yu temsilen Ressam İngres’nin “Türk Hamamı” adlı yağlı boya tablosunda gösterildiği gibi, ima yoluyla Osmanlı’nın genel sosyal düzeyini doğal içgüdüsel saiklerln belirlediği şeklindeki subliminal algı oluşturucu pek çok tarihi örneğin diğer temsili sanatlar olarak edebiyat, görsel sanatlar, drama ve eğitimde de bol miktarda ortaya konulduğunu söylemek olanaklıdır.

Ancak şunu da belirtmeden geçmemek gerekir. Avrupa Rönesansı’nı başlatan olarak pek çok Batılı tarihçi ve sosyal bilimci tarafından ileri sürülen 11. Yüzyıl İtalyası’nda ortaya çıkan ticaret burjuvasının Osmanlı’da yokluğu Doğu için Batı’da olduğu gibi bütünsel aydınlanmacı bir dönüşümün oluşmasını engellemiş bulunmaktadır.

Sonuç olarak, bin yılı aşkın bir süredir, coğrafi kıtaların ada olarak görülmesine yol açan gezegen okyanuslarında uluslar arası ticaret yapan denizci ulusların ne denli küresel önemde gerçeklik sunan bir imkana sahip olduğunu, kökende “karacı bir ulus olan Osmanlı’nın devamı Türkiye olarak herhalde yeni yeni anlamaya başlıyoruz diyebilirim.

Mustafa Özcan (30 Eylül 2016)
_______________

(****) Çığır açan

Not: Devam edecektir.


25 Eylül 2016 Pazar

Duyuru: KDP Cumartesi Sohbet Toplantıları'nın toplantı saatlerinde değişiklik yapılmıştır.


Duyuru: 

KDP Cumartesi Sohbet Toplantıları'nın toplantı saatlerinde değişiklik yapılmıştır. Yeni düzenlemeye göre 1 Ekim 2016 tarihinden itibaren sonbahar ve kışdönemi boyunca saat 16.00 - 17.30 saatleri arasında yapılacaktır.

Toplantı yeri her zaman olduğu gibi Caddebostan Kültür Merkezi'nde, ana girişin bir alt katında bulunan etkinlikler salonudur. 

24 Eylül 2016 Cumartesi

Türkiye Dünyanın Neresinde? (Derleyen: Timur Otaran, 24 Eylül 2016)


Türkiye Dünyanın Neresinde?

1. Batı bencil, biz hayırsever miyiz?



En sonlarda yer almasına rağmen, insanlarımızın kendilerini dayanışmacının önde geleni olarak görme sebebi ne olabilir?

2. Ahlaklı mıyız?

Yolsuzluk algı endeksi bu sene 11 sıra gerileyerek Türkiye’yi en hızlı gerileyen ülke yapmasının öteside son altı yılın ilerlemesini de sıfırladı.

Kamuoyu araştırmasına katılan katılımcıların %67’si son iki yılda yolsuzluğun arttığını ve %54’ü de iki yıl daha artmasını beklediklerini söylemişler.

Ahlaksızlığı normal gören bir yapımız mı var?


3. Eğitimli miyiz?





Yetişkinlerin %
Lise Mezunu
Üniversite Mez.
Y.Lisans
Doktora



Üniversite %
Üniversite %





TC
32
11
4.2
0.7
OECD
75
37



4. Yaratıcı mıyız?




Yaratıcılık ve problem çözme becerisi olan gençlerin oranı
GSTİH’dan yaratıcılığa ayrılan pay
G.Kore
28

OECD
11.4
2.4
TC
2.2
0.95
AB

2
ABD

2.8



TC
İsrail
İngiltere
Kanada
Çin
Almanya
G.Kore
Japonya
ABD
ABD’den tescilli patent sayısı

203


7237

12807

13675

15093

30551

33499

84262

287967

5. Nasıl çalışıyoruz?



Düşük ücret ile en uzun süre çalıştığımız halde, neden onbin dolarlık orta gelir tuzağından bir türlü kurtulamıyoruz? Neden patinaj yapıyoruz? Sürtünme/kızışma katsayısını nasıl düşürürüz?

6. İş gücünde kadının rolü nedir?

Türkiye’de yönetimde rol alan kadınların ortalaması, son dört yılda 5 puan düşmesine rağmen, 2015 yılında % 26 ile 35 ülke ortalamasının (%22) üzerinde olmuştur.

Halbuki, toplam içindeki kadın isdihdamı (%27), erkek isdihdamından (%65) çok daha düşüktür.

Dünya ile karşılaştırıldığında, ortaya çıkan bu fark neyi işaret eder?

7. Sağlık sektörü neye dönüştü?


En başarılı öğrenciler doctor olmaktan vaz geçerse ne olur?

8. Yollar trafiği rahatlatıyor mu?



9. Kanun hakimiyeti sağlanıyor mu?



TC devleti, sert mi. yumuşak mı?


Kaynak : ECOIQ Haz 2015 

Derleyen: Timur Otaran (24 Eylül 2016)