24 Mayıs 2019 Cuma

Mars'a Yolculuk / Mars 2020


Mars'a Yolculuk

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'nın Mars 2020 projesi ile, Temmuz 2020'de başlatılacak Mars Keşif Programı çerçevesinde Şubat 2021 tarihinde Mars'taki Jezero kraterine inilmesi planlanıyor.

Halen isimlendirilmemiş Mars 2020 görevi, NASA tarafından 4 Aralık 2012'de San Fransisco'daki Amerikan Jeofizik Birliği'nin sonbahar toplantısında ilan edilmişti.

NASA'nın bu projenin tanıtımı ile ilgili sitesine başvuru yapanlara Mars'a yolculuk için sanal biniş kartı düzenleniyor. Başvuru yapan kişilerin isimleri çip veya çipler üzerine 75 nanometre kalınlığında yazılar şeklinde yazılacak, çipler özel cam koruyucu içinde Mars'a taşınacak. 

Projenin tanıtım sitesinde projeye en çok ilgi gösteren ülkeler  listelenirken, Türkiye'nin 1. sırada olması da oldukça dikkat çekici.

https://mars.nasa.gov/participate/send-your-name/mars2020/map/world

Mars'a gönderilecek isimler arasında Holistik Bilimi temsilen Kadıköy Düşünce Platformu olarak biz de yer alıyoruz.


Proje hakkında ayrıntılı bilgi için; https://mars.nasa.gov/news/8440/nasa-invites-public-to-submit-names-to-fly-aboard-next-mars-rover/







19 Mayıs 2019 Pazar

Bilimsel birikimimiz pamuk ipliğine mi bağlı? (Herkese Bilim Teknoloji Dergisi, Sayı: 160)





Bilimsel birikimimiz pamuk ipliğine mi bağlı?

Gözlerimiz hep ufukta ama bir sonraki yeni ve önemli fikrin ne olacağını tahmin etmekte pek başarılı sayılmayız. 19. yüzyılda güneşin gücü patlama mı yoksa yerçekiminden mi geliyor diye tartışırken, nükleer füzyon aklımıza bile gelmedi. 20. yüzyılda da evrenin kaderini tartışırken hızlanarak yok olacağını hayal bile edemedik.

Öte yandan bilimsel devrim diye bir şey var  ve bu devrimler ortaya çıktığında birçok şeyi, hatta belki de her şeyi yeniden sorgulamamıza sebep oluyor. Bilgimizde asla sorgulamadığımız bazı temel unsurlar var, ama belki de bunları da sorgulasak iyi ederiz. O nedenle, sorulması gereken soru şu: kendimize inşa ettiğimiz bilim kulesine ne kadar güveniyoruz? Çok. Ne zamanki bilgimize aykırı düşen tek bir kuvvetli sonuç ortaya çıkacak, işte o zaman bu güvenimiz sarsılacak. Birkaç yıl öncesinin ışıktan hızlı nötrinolar iddiası doğru çıksaydı, görelilik ve evrenin hız sınırı ile ilgili bildiğimizi sandığımız her şeyi tekrar değerlendirmek zorunda kalacaktık. Eğer EMdrive ya da başka bir sonsuz hareket motoru gerçek çıksaydı, klasik mekanik ve momentumun korunması kanunu ile bildiğimiz her şeyi yeniden sorgulamamız gerekecekti. Bu sonuçlar yeterli olmamış olsa da (nötrinolarda deneysel bir hata ortaya çıktı, EMdrive ise doğrulanamadı) bir gün böyle bir sonuçla karşılaşma ihtimalimiz çok yüksek. İşte bu yol ayrımına geldiğimizde bilimsel gerçeğe erişmeye gerçekten niyetli olup olmadığımız ortaya çıkacak

Bilim şunların her ikisidir:
1- Evreni gözlemlerken, ölçerken ve üzerinde deney yaparken öğrendiğimiz tüm bilgiler.
2- Varsayımlarımızı sürekli sorgulama süreci içerisinde gerçeklikle ilgili bildiklerimizdeki eksikleri aramak, mantıklı istisnalar ve tutarsızlıklar aramak ve bilgimizin sınırlarını yenilikçi ve temel yöntemlerle sınamak. Gördüğümüz, duyduğumuz, cihazlarımızın algıladığı her şey doğru kayıt edilirse bilimsel veri olabilir. Evrenin resmini çizerken mevcut tüm bilimsel veriyi kullanmalıyız. Beğendiğimiz sonuçları aradan seçme şansımız yok. İyi bilim yapmak için veri toplamalı, parçaları kendi içinde tutarlı bir çerçevede bir araya getirmeli ve sonra hayal edebildiğimiz her şekilde bu çerçeveye meydan okumalıyız. Bir bilim insanının esas yapması gereken, en önemsediği teori ve fikirlerini kanıtlamaktansa,  bunları sürekli çürütmeye çalışmaktır. Bu, daha yüksek enerjilere çıkmak, düşük derecelere inmek, daha küçük mesafe ölçeklerine inmek, daha büyük örneklem grupları kullanmak, yani bir teorinin geçerliliği ile ilgili bilinen kapsamın dışına çıkmak ve yeni gözlemler oluşturup yeni deney metotları geliştirmek demektir

Aykırı bir şey bulursak bu devrim olur.
Bir gün elbet  halihazırda bilinenlere aykırı bir şey bulunaca ktır. Beklenene ters düşen, eski teoriyle çelişen bir sonuç mutlaka çıkacaktır. İşte bunun olduğu gün, eğer bu çelişki teyit edilebilir ve incelendiğinde doğruluğu ortaya çıkarsa, muhteşem bir şey olur: bilimsel devrim. Ancak bilimsel devrim “Şu eski şey yanlış!” demenin ötesindedir, sadece birinci adımdır. Bu, devrimin önemli bir unsurudur ama kendi başına yeterli değildir. Eski fikrimizin eksik kaldığı noktayı fark etmenin çok ötesine geçmek gerekir. Bilimi ilerletmek için önceki düşünüşümüzdeki temel hatayı bulup düzeltene kadar onun yeniden değerlendirmemiz gerekir. Dolayısıyla, evreni daha iyi anlama çabamız içerisinde bir değil üç önemli engel aşmak gerekir. Devrimsel bir bilimsel teorinin üç bileşeni vardır:

Eski var olan teorinin tüm başarılarını yeniden oluşturması gerekir. Eski teoriyle çelişen yeni sonuçları açıklayabilmesi gerekir. Daha önce denenmemiş yeni ve sınanabilen tahminler yürütmesi, bu tahminlerin doğrulanıp teyit edilebilir veya çürütülebilir olması gerekir. Bunların hepsinin olması son derece zordur ve çok nadirdir. Kanıt yükü, var olan teoriyi çürütmeye gelendedir ve bu zor bir iştir. Heliosentrizm  (Güneş merkezlilik) fikri ortaya çıktığında, gezegenlerin hareketlerine dair tüm tahminleri açıklaması, jeosentrizmin  (dünya merkezliliğin) açıklayamadığı sonuçları açıklayabilmesi ve eliptik yörüngelerin varlığı gibi yeni tahminlerde bulunması gerekti. Einstein Genel Görelilik Teorisini  ortaya attığında teorisinin hem Newton yerçekimi kadar başarılı olması hem de Merkür’ün perihelionunun devinimini ve ışık hızında yaklaşan cisimlerin fiziğini açıklaması gerekti. Hatta bunların ötesinde kütleçekiminin yıldız ışığını nasıl büktüğüyle ilgili tahminlerde bulunması gerekti. Evrenin oluşumu ile ilgili düşüncelerimiz için de aynı durum geçerli. Büyük Patlama  teorisinin öne çıkması, statik bir evren fikrinin yerini almasıyla oldu. Bunun için hem genel görelilikle tutarlı olmalı, hem evrenin genişlemesini açıklayabilmeli hem de kozmik mikrodalga arkaplan ışımasının varlığı gibi tahminlerde bulunabilmeliydi. Önceki teoriyi yerinden oynatmak için tüm bunlar gerekti.

Büyük Patlamayı yalanlamak.
Pekiyi; bugün en önemsediğimiz bilimsel teorilerden birini yıkmak için ne gerekir? Bu aslında o kadar zor değil. Büyük Patlama’nın tahminleri ile çelişen herhangi bir olgunun gözlemlenmesi buna yeter. Genel Görelilik çerçevesinde, Büyük Patlama’nın gözlemlerimizle uyumlu olmayan teorik bir sonucunu bulabilsek, işte bu gerçekten bilimsel devrim olur. Önemli olan şu: Bu devrim, Büyük Patlama’yı çürütmüş olmaz. Genel Görelilik, Newton yerçekiminin tamamını yanlışlamadı; yalnızca Newton yerçekiminin başarılı olduğu zaman ve şeklin sınırlarını çizdi.  Halen gözlemlenebilir evreni milyarlarca yıllık olarak tanımlayabilir (ama yaş olarak sonsuz değil) veya ilk Yıldız ve galaksilerden, ilk nötr atomlardan ve ilk stabil atom çekirdeğinden bahsedebiliriz. Bunlar yine doğru olur. Bütün bilim alanlarında, var olan en iyi teorilerimizin yerini ne alırsa alsın, yapılacak ilk iş, o teorilerin başarılarını yeniden ortaya koymaktır. Belki bir gün öyle teorik ilerlemeler kaydedilir ki gözlemlenmiş her şeyle uyumlu alternatifler üretilir. Ancak o gün bugün değildir; ayrıca, genişleyen Büyük Patlama evreni, radyasyonuyla, normal maddesiyle, karanlık maddesi ve karanlık enerjisiyle şimdiye kadar gözlemlediğimiz tam anlamıyla her şeyi açıklamaktadır. Başka hiçbir teori de açıklayamamıştır. Unutmayalım ki, bizi bugün bulunduğumuz noktaya getiren şey, öyle bir anda uçup gidecek şüpheli bir sonuç değildir. Aynı sonuca varan düzinelerce bağımsız kanıt serisi vardır. Süpernovaları hiç anlamadığımız ortaya çıksa bile karanlık enerji yine de gerekli olur; galaktik rotasyonu hiç anlamadığımız ortaya çıksa bile karanlık madde yine gerekli olur; mikrodalga arkaplan devre dışı kalsa bile Büyük Patlama yine gerekli olur. Bir gün, evrenin detaylarının bugün düşündüğümüzden çok farklı olduğu ortaya çıkabilir. Bir gün bugünkü anlayışımızın ötesine geçilebilir. Ancak bunun gerçekleşmesi, bugünkü anlayışımızın geçersiz kılınmış olması anlamına gelmeyecek. Bugünün önde gelen teorileri yanlış değil; yalnızca henüz eksik. Bilimin anlamlı bir ilerleme kaydetmesi, ancak, bugünkü teorinin yerine, eski teorinin hem işe yaradığı hem de yaramadığı noktalarda başarılı olan bir yenisinin gelmesi ile mümkündür.

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi, Sayı: 160

Türkçesi Lara Meltem Bilikmen




Duyuru: KDP Paneli video kayıtları


4 Mayıs 2019 tarihinde gerçekleştirilen Kadıköy Düşünce Platformu'nun "Holistik Bilim Nedir?" konulu panelinin kayıtları "Panel: Holistik Bilim Nedir?" başlıkları ile 5 bölüm olarak KDP YouTube kanalımızda yayınlanmıştır. 

Aşağıdaki linkini verdiğimiz KDP YouTube kanalımızdan bu panele ait kayıtlarımızı izleyebilirsiniz. 

https://www.youtube.com/channel/UC4az_KjgoocKzu-knV5dQRQ



Duyuru: Toplantı saatlerinde değişiklik



KDP Cumartesi Sohbet Toplantıları'nın toplantı saatlerinde değişiklik yapılmıştır. Yeni düzenlemeye göre 25 Mayıs 2019 tarihinden itibaren yaz dönemi boyunca saat 14.30 - 17.30 saatleri arasında yapılacaktır.

Toplantı yeri her zaman olduğu gibi Caddebostan Kültür Merkezi'nde, ana girişin bir alt katında bulunan etkinlikler salonudur.


1 Mayıs 2019 Çarşamba

25 Yılını Geride Bırakan “Holistik” Bir Oluşum Olarak KDP (Mustafa Özcan, 1 Mayıs 2019)



25 Yılını Geride Bırakan “Holistik” Bir Oluşum Olarak KDP



Amaç, Kapsam, Misyon, Anlayış, Vizyon ile Önceki-Şimdiki Etkinliklere Kısa ve Toplu Bir Bakış



Kadıköy Düşünce Platformu, KDP, çeşitli eğitim ve iletişim ortam ve biçimlerini kullanarak holistik düşünsel ve holistik bilimsel çalışmalar yapmak amacı ile birliktelik kuran gönüllülerin oluşturduğu entelektüel bir düşünce grubudur.  Birliktelikleri 1994’ten beri sürdürmekte olup bağımsız düşünce kimliğine sahip bir STK olma niteliğindedir. 

Bu kapsamda KDP holistik (bütünsel) yaklaşımla bilimsel zeminde Avrasya odaklı entelektüel bir merkez olma misyonu ile yola çıkmış olarak toplumu ilgilendiren evrensel ve yerel düzlemdeki bilimsel fikir ve düşüncenin üretim ve değişimini özgürce yapmaktadır.

Topluca ifade edilirse, KDP, günlük yaşamın bilim, kültür, politika, sanat, ekonomi, devlet ve yönetişim konularının sorunlarına disiplinler arası ve ötesi anlayış ile yaklaşarak holistik, bilimsel ve evrimselci bir vizyon doğrultusunda sorunlara çözüm arayışı çabası göstermekte olan sivil bir düşünce girişimidir.

KDP bu doğrultuda sesini çeyrek yüz yıldan bu yana bilim ve felsefenin bütünleşik ortaklığı olan holistik düşünsel tarz ile entelektüel kesimlerine etkin olarak duyurmaya çalışmış ve çalışmaktadır.

KDP’nin şimdiye dek gerek yüz yüze ve gerekse sanal olarak oluşturduğu iletişim ve eğitim ortamlarından eski ve yeni, faal ve gayri faal olan oluşuşum ve etkinliklerini başlıklar halinde şöylece sıralamak olanaklıdır:
         
Reel ortamda;
·  Önceleri başka mekanlarda, şimdilerde CST, Cumartesi Sohbet Toplantısı adı ile Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezi (CKM) Performansbir Katı’nda her cumartesi günü yapılmakta olan seminerlerin tarihi 1994 yılına dek gitmektedir. KDP’nin ana etkinliği niteliğindeki bu söyleşiler başından bu yana dek toplam on ayrı yerde gerçekleşmiş olmakla birlikte özellikle Suadiye, Bostancı ve Caddebotan’daki üç mekân 1300’e yaklaşan toplantı sayısının büyük bölümüne ev sahipliliğini yapmıştır. Başlarda katılımcıların ortak söyleşilerinin ağır bastığı bir çerçevede sürmüş olmakla birlikte etkinlik son on yıldır ağırlıklı olarak katılımcı ortak söyleşisi yerine Mustafa Özcan tarafından aktarılan bir seminer (CST-MÖS) şekline dönüşmüştür. Öte yandan CST’lerin trimestri tarzında programlanmış bu seminerlerine on ve beş yıl süre ile katılmış olanlar için KDP’nin tarihinde üç defa olmak üzere 10. 20. ve 25. Yıl münasebetleriyle katılımcı diploması, sertifikası ve takdirnamesi verilme etkinlikleri düzenlenmiştir.              

·   Mevsim ve Özel Gün Panelleri, CST’lerin üç-dört aylık dönemli her trimestrisinde işlenen ve özel günlere özgü konuların iki saatlik bir oturumlar halinde konuşmacılar tarafından bir moderatör yönetiminde ele alındığı söz konusu paneller 2010 yılından beri gerçekleştirilmekte olan diğer bir yüz yüze etkinlik türüdür. Panel etkinliği ilgili sezon içinde CST trimestrisinde işlenen konu başlığı kapsamında uzmanlığı ve/veya akademik kariyeri olan konuşmacıların sunuşu ve KDP temsilcilerinin soruları kapsamında tartışmanın yapılması şeklinde yürütülmektedir.

·   2014 yılı ortasına dek sürdürülmüş olan KDP Perşembe Sohbet Toplantıları (PST’leri) ile 2011 yılından itibaren üç yılı aşkın süre ile her hafta perşembe günleri öğleden sonra serbest konulu ve katılımcı söyleşili yapılmış bu etkinliğin yeri Feneryolu Kameriye Çay Bahçesi idi.

·   Proje Olarak Grup Çalışmaları, duruma ve konularına göre oluşturulan grupların belirlenmiş bir konuya ilişkin ortak çalışma ve “beyin fırtınası” oturumları şeklindeki özgül bir sosyal etkinliktir. Az sıklıkta önceki yıllarda gerçekleştirilmiş olan bu tür etkinliklerde genel olarak belirlenmiş bir konuda grup katılımcıları tarafından yapılan soruşturma ve örnek-olay incelemesi ile sonuç alınacak sorunsallıklar ele alınarak almaşık çözümler bulunması amaçlamakta idi.

·   Yayımcılığını Ceren Kitabevi’nce üstlenilen 2017 yılında piyasaya çıkan Mustafa Özcan’ın Holistik Bilim adlı kitabı holistik bilim konusunu tüm yönlerini ele alan bir yapıt olarak CST-Müdavimleri’nce konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olma amacını gütmektedir. Buna rağmen konusunda monografik kitap olması yönü ile dünyada ilki olanı temsil ettiğinden holistik düşünceye, holizme ve holistik bilime ilgi duyanlar için yegane ve eşsiz bir kaynaktır.

Sanal ortamda;

·   Makaleler, KDP Blog’unda ve Dağarcık Türkiye Dergisi ile Ateşan Aybars’ın internet sitesinde yayınlanmakta olan deneme, inceleme ve bilgilendirme tarzı yazılardır. Belli bir adede ulaşması halinde kitap şeklinde yayım etkinliğine dönüştürülmesi planlanmaktadır.

·   KDP'nin eski ve yeni Blog'ları ve Sitesi Yazar Makaleleri, yazılara yönelik eleştiriler ve öteki tartışmalar için özgür bir tartışma ortamı sunan iletişim etkinliğidir. Oluşturulduğu 2011 Mart ayından bu yana 2019 Mayıs ayına kadar KDP (Google) Bloğu’nu ziyaret eden sayısı yaklaşık olarak 73 bindir. Sadece Türk dilinde olmasına rağmen ziyaretçilerin pek çok değişik ülke kaynaklı olması şayan-ı dikkat bir husustur. Bu doğrultuda oluşturulmuş olan KDP-Sanat, KDP-Kitap, KDP-Sözlük ve KDP-Holistic History halen güncel ve faaldir. Ayrıca org URL uzantısı ile oluşturulmuş olan KDP-sitesi tüm diğer KDP sanal ortamlarının mümkün olduğunca ortaklaştırılmasını sağlamayı amaçlamaktadır.  

·   2003’te KDP’nin ilk sanal etkinlik ortamı mahiyeti oluşturulmuş olan KDP Yahoo İletişim Grubu (YİG) halen faal olmamakla birlikte açık olduğu yayımda olduğu on yıllık süre içinde katılımcılarına düşüncelerini istedikleri an denetlenmeden ifade edebilmeleri yönü ile sağladığı olanak bakımından hayli cömert olmuş bir ortam niteliğindeydi.

·   Öte yandan 2005’te açılarak iki yıldan fazla süre ile etkin olduktan sonra 2007’de kapanmış olan ilk KDP İnternet Sitesi faal olduğu dönemde pek çok proje, makale, haberleşme şeklinde etkinlikler gerçekleştirilmiştir.

·   KDP.Org sanal sitesinin ise 2017’den itibaren yeniden ama bu kez farklı bir formatla etkin bir sanal ortam olarak açılması ile KDP-Blog KDP-Sanat, KDP-Kitap, KDP-Sözlük ve KDP-Holistic-History şeklindeki tüm sanal ortamların ortaklaşmasını hedeflemiştir.

·   İnternet Sosyal Medyası olarak KDP’nin Facebook, Twitter ve LinkedIn ortamlarında da temsil edilmekte olduğunu belirtmek gerekir.

Görüleceği gibi, KDP oluştuğu 1994 Mayısı’ndan bu yana geçen 25 yıllık süre içinde maddi bir karşılık aramaksızın özgür ve bağımsız olarak çeşitli tartışma, söyleşi, iletişim ve eğitim ortamı türlerinin aracılığı ile holistik düşünce ve holistik bilim konusunda Türkiye’deki entelektüel ortama yönelik çalışmalar yapmış ve yapmayı sürdürmektedir.

Sonuç olarak, KDP Topluluğu, idrak ettiği 25. Yılında başta bizatihi kendi CST- Müdavimlerinin aydınlanma ve erginleşme ortamı olmak üzere yerel ve küresel düzeydeki ilgili toplum kesimlerine bu doğrultuda sağladığı katkı ile onurlanmayı hak ettiğine inanmaktadır.


Mustafa Özcan (1 Mayıs 2019)