SANAT
Sanat, zamanımızda yaşamımızı sürdürmenin ilk koşuludur. Günümüzde anamalcı
düzen gereği mekanikleşen insan, bir şey durumuna düşmüş maddeye yönelik
uğraşıları sonucu sanatı gereksiz bir durum olarak algılamaya başlamıştır. Oysa
sanat insanın kendini ifade etmesi, evreni yorumlaması, tek düzelikten, çok
hücreli basit bir canlı olmaktan kurtulması için ekmek su gibi gerekli temel
bir maddedir.
Yaşamımız neden yetersiz? Araştırıcılar sonuçta şu gerçeği ortaya
çıkarıyorlar. İnsanoğlu kendini aşmak istiyor, ayrı bir birey olmakla
yetinmeyip, her zaman olabileceğinden daha ötede birşeyler istiyor.
Yaradılışının sınırlarını aşmaya çalışarak, sezip özlediği bir doluluğa, daha
doğrusu daha anlamlı bir dünyaya geçmek için çabalıyor. Kapanık yaşantısı
içerisinde kendini tüketmek zorunluluğuna baş kaldırarak ölümsüzlüğe ulaşmak
için çabalıyor.
İşte bu başkaldıran insan, bilincine vardığı güçsüzlük duygusunu güçlülüğe,
doğa korkusunu doğaya egemen olma yeteneğine dönüştürmeye çalışmış, hala da çalışmaktadır.
İnsanlığın oluşumundaki bu çalışmada rehber sanat ve bilimdir.
İnsan gerçeklikten sıyrılmak, yaşamın güç koşullarından ve gerçekliğin
ağırlığından birazcık kurtulabilmek için de sanatlara sığınabilir.
Dünya insanlar için zorlaştıkça bizler de kaçınılmaz olarak sanatçıların
yarattıkları ve bizim özlediğimiz soyut imgeler alanına, örneğin klasik müziğin
gizemli duygular dünyasına sığınırız.
Sonuçta sanatın işlevini dört bölümde inceleyebiliriz:
1- İletişimsel İşlevi: Sanat insanların
birbirleriyle karşılıklı olarak bir düşünce, duygu ve özlem alışverişinde
bulunabilmelerinin bağlayıcı kanalıdır.
2- Aydınlatıcı – Yapıcı İşlevi: Sanatın herşeyden önce
yaşam üstünde belirli bir bilgiyi kendi içinde taşımasından ileri gelir.
3- Eğitimsel İşlevi: Doğrudan doğruya
insanlara yaşantı vermeleri üzerine kuruludur. Konsere giden, sergi gezen,
dünyaya sanatçı gözüyle bakmaya ve değerlendirmeye başlar. Bir başka deyişle
dünyayı algıladığı gözlüklerin kalitesini arttırmıştır.
4- Haz Verme İşlevi: Bir yaratının sanat eseri
sayılabilmesi, bütün diğer özelliklerinin yanı sıra, estetik bir değeri
olmasına da bağlıdır. Estetik değerler insana güzellik getirir, güzellik
insanda bir sevinç kaynağı oluşturur.
Bir resim, belli bir doğa parçasına aittir, veya belli bir insanın
portresidir. Bir şiir ya da müzik parçası aynı şekilde doğadan, ya da insan
ruhundan, duygulardan bir anlatımdır. Kısacası her sanat yapıtı bize varlığı
anlatır ve yorumlar.
Sonuçta sanatta dile gelen, somutlaşan her şey bütün gerçek düşünsel ve
ideal ilgileri içinde insandır. Sanat insan içindir ve bunlar nedeniyle “sanata
saygı duymak insana saygı duymaktır” denir. Ve yine sanat, insanı aklıyla
hareket edebilen kendi kararlarını bağımsız davranış içinde verebilen doğan
Cüceoğlu’nun deyimiyle “Kalıplaşmış İnsan” kişiliğinden çıkıp “Çağdaş İnsan”
kişiliğine sokar.
Çalışarak insan olan insan, doğalı yapaya dönüştürerek hayvan dünyasından
kurtulan insan, bu yüzden yeryüzüne ateş getiren Promete, müziği ile doğayı
bütünleştiren Orpheus olacaktır.
İnsan ölmedikçe sanat
ölmeyecektir.
Sözlerimi değerli dostum Üstün Gökmen’in bir şiiri ile bitiririm.
Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver,
Taşlara kuşlara,
Atlara, otlara,
İnsanlara selam ver,
Ne görürsen selam ver,
Sonra çıkarıp cebinden aynanı,
Bir selam da kendine ver,
Hatırın kalmasın el gün yanında,
Bu dünyada sen de varsın,
Üleştir dostluğunu varlığa,
Bir kısmı da seni sarsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder