Özne ve Nesne
Üç metre ötenizde bir nesne gördünüz, sonra gözünüzü kapadınız, o nesne gözünüz kapalı olduğu sürece biri düşüncenizde ve biri de kendi yerinde olmak üzere iki tane olmuştur ve aynı anda iki yerde de bulunmaktadır. Birisi öznel olduğu halde her ikisi de gerçektir yani o görülen şey paradoksal olarak şimdi hem öznel hem de nesneldir. Yeterli deneyimi olan birisi için düşünce alanındaki gerçeklikler, görülen nesnelerin mekanik hafızadaki örüntüsü ile üst üste gelecek şekilde doğrulama bağıntıları gerektirir.
Dışsal algıya ait fotonlar retinada koni ve çubuk hücrelerin üzerinde, temsil ettikleri görsel sahnenin benzeri bir uyarı alanı oluştururlar ama retinadaki bu hücrelerin ışığa duyarlı uç kısımları (outer segment membrane), gelen fotonlara ters durur (görüntünün retinada ters durmasının bununla hiçbir ilgisi yoktur) ve ayrıca bu uçlar bir pigment epitel doku içine gömülüdür. Ağ tabakadaki üç katmanı geçerek geliş yönlerinin tersine duran hücre alıcılarını etkileyen fotonlar, (retinal+opsin=rodopsin gibi) kimyasalların miktarlarını değiştirerek kendi çıkışlarını inhibe ederler (baskılarlar), yani burada da durum tersine çalışır, çok foton alan bipolar ve gangliyon hücre çıkışları inhibe olup iletimi azaltır, az foton aldığında ise iletim çoğalır bunun sebebi çok az ışıkta bile görmeyi sağlamaktır yani hiç foton yokken iletimde olan göz sinirleri, gelen foton miktarı kadar iletimi kısar ve beyin de buna göre çalışır.
Buraya kadar daha retina dan dışarı çıkamayan görüntünün sinirsel iletileri beyindeki ilk durak olan LGN'ye geldiğinde, temsil edilen görsel sahne biraz daha şekil değiştirerek buradaki nöronların üzerinde de kabaca ikinci bir örüntü (uyarı alanı) oluşturur.
Böyle hedefine doğru ilerleyen görsel sahne ancak V1/V2 bölgesine kadar çok kabaca bir örüntü formunda kalır sonra tamamen yolunu kaybeder ve yaklaşık 32 bölgeye parça parça yayılır, (bu bölgelerin kombinasyonunun nasıl yapıldığı bilinmiyor) ve en son PPA (Parahippocampal Place Area) ya kadar ulaşıp daha önce orada kayıtlı olan temsilini arar, ama ilginçtir ki hippocampusu tamamen alınmış hastalar görme sorunu yaşamaz.
Görsel farkındalığın tamamlanmamış teknik/mekanik yapısı bu olsa da görsel nesne, özneyi var etmez ama etkinleştirir, özne de bu nesneyi var etmez ama ona değer katar ve bu böyle devam edip gittikçe dünyadaki ve evrendeki her şey düşüncenin içine dolar ve bu onu (düşünsel alanı) hiçbir zaman tüketmez. O zaman düşüncenin kapasitesi sonsuz olmalıdır ki bu aynı zamanda onun kendi etkin sonsuzluğunu da kanıtlar.
Düşüncede karşılığı (temsili) bulunmayan nesne henüz deneyimlenmemiştir, o nesne düşünceye geldiğinde ise ona ait gerçek, hakikate döner ama düşünce bunun tersini de yapabilir yani var olması mümkün olmayan bir şeyi de düşünebilir ve bu simetri bozulması bu yönden öznel gerçekliği çarpıtır. Bu birbirinin tersi olan iki etkinlik, nesneden düşünceye doğru ilerlediğinde gerçeklik, düşünceden nesneye doğru ilerlediğinde ise imagination olur.
Buraya kadar olanlar, gözlemlenen nesnelerin anlamlandırma ilişkileridir ve sadece görsel farkındalık için soyutlamacı öznel etkinlikler anlamına gelir.
Son olarak söylenebilir ki özne, nesnede hiç kapsanmamaktadır ve nesnenin özneden haberi bile yoktur, onun karşısında etkinleşen özne ise bunu pragmatik olarak kendisi yapar, bunun temelinde özgürleşmek isteyen “ben” vardır.
Erdoğan Merdemert (17 Mayıs 2012)
www.kadikoydusunceplatformu.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder