28 Mart 2012 Çarşamba

GDO Oyunu (Ateşan Aybars, Mart 2012)

YENİ DÜNYA DÜZENİNDE TAHILLARIN SİLAH OLARAK KULLANILMASI VE KÜRESEL NÜFUS KONTROLÜ (WASHİNGTON’UN BÜYÜK GDO OYUNU *)

1980 öncesi Arjantin çiftçileri tarafından kaliteli sebze ve et gibi gıdalar en az borçla sağlıklı bir şekilde üretiliyordu. Ancak, küreselleşmede gıdanın üretilmesinin silah olarak kullanılmaya başlanması Rockefeller / Baba Bush-Menem işbirliği ile tetiklendi. Böylece, küreselleşme yoluyla ülkelerin kendi kendini besleme olanakları sistemik olarak ortadan kaldırılmaya başlandı. Cargill, Monsanto, Dreyfus, Novartis, ADM gibi ÇUŞ’ler finansal sömürü yanında GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) projesi ile Arjantini kobay ülke olarak kullanmaya başladılar.

Sık sık gündeme getirdiğimiz IMF kapanı ve Arjantin’in borç batağına itilmesi (Türkiye’nin olduğu gibi) son derece çarpıcı olayları dikkat çekici bir şekilde ekrana getiriyor (özetlersek, 1970’lerde H.Kissinger’in Solje-Baden Bilderberg toplantısı ile petrol fiyatlarının -Yum-Kippur savaşı ile- dörde katlaması sonucunda NewYork ve Londra bankalarında elde edilen petro-dolarların gelişmekte olan ülkelere önce kredi şeklinde verilmesi ve ardından 1979’da ABD faiz oranlarını %300 artırılmasıyla çaresiz borçlu ülkelere IMF reçetelerini (ulusal duvarların yıkılması, özelleştirme ve yabancı sermayeye açma gibi) dayatmalardı. Hatta borçların tahsilatı için Büyük Britanya Başbakanı Thacher’in (Folkland Adaları) yaptığı gövde gösterisi hatırlardadır. Bu, küreselleşme olarak bilinen olgunun finansal yüzüdür. Ancak, Kissinger’in dediği gibi ‘enerjiyi kontrol edersen ülkeyi, gıdayı kontrol edersen insanı kontrol edersin’ sözü ile tarım politikasının Tarım Bakanlığına bırakılmayacak kadar önemli olduğunu söylemi küreselleşme sürecinde asıl hedefin stratejik tahıl emtiasının stratejik bir opsiyon olduğu görülmeye başlandı. İLK UYGULAMA ALANI ARJANTİN TARIM ALANLARI).

Kısa bir Arjantin geçmişi; Bilindiği gibi Peronist dönemde merkezi hükümet ve özel sektör ahenk içinde İskandinav örneği sosyal bir demokrat yapı içinde mutlu şekilde büyümesini sürdürdü. 1976’da Washington tertipli askeri darbe ile istikrar bozuluyor. Kissinger ve N. Rockefeller’in yakın arkadaşı amiral Cezar Guzetti tarafından 15.000 aydın, birçok işçi lideri ve muhalifler katledildi. Maliye bakanı Martinez de Hoz ile başlayan ulusal iradenin kırılması süreci El Turco lakaplı Menem ve Cavallo ile tam teslimiyete kadar – aynen ülkemizde olduğu gibi- yandaşların zenginleştirilmesi ile devam ediyor. Ama Arjantini bekleyen acı daha büyük.. Tarım’ın peşkeş çekilmesi; Biyoteknoloji yapılı ÇUŞ’lerin çıkarları için insanların kobay olarak kullanılması süreci başlatılıyor. Şu tesbiti de yapmak gerek: Petrol ÇUŞ’leri sadece paraya ve bir ölçüde çevreye göz dikerken, biyoteknoloji ÇUŞ’leri insan yaşamını doğrudan  deney tahtası olarak görüyorlar.

1991’de Cargill, Monsanto gibi biyoteknoloji kökenli ÇUŞ’lere genetiği değiştirilmiş ürünlerin Arjantin’de ekilmesi için izin verildi. (Menem’in sözde bilimsel Tavsiye Komitesi (Pseudo-Scientific Advisory Committe) ile ÇUŞ’lerin bir ajanı olarak görev yaparak Arjantin tarımını da gözden çıkardı. Girişimin lideri Monsanto GDO cinsi soya (Roundup Ready Soya) ile Arjantin’de 10 milyon hektar alana ekildi. (Zirai mücadele’de genetiği değiştirilmiş bu tür soyanın ot ve böceklerden korunması için Monsanto’nun pahalı kimyasalları kullandırıldı. Dahası, Arjantin çiftçileri GDO’ların yeni sezonda ekim için pahalı tohumu da ÇUŞ’lerden almak zorunda, ardından da GDO’ların ‘Toplum Mühendisliği ve ABD baskısı’ eşliğinde tüm Güney Amerika’ya yayıldı. Önceleri kaçak ya da karaborsada elde edilen bu tohumlara Brezilya’da Arjantin’li futbolcu Maradona’ya atfen ‘Maradona’ tohumları deniliyor. Brezilya başkanı Lula de Silva dahi ÇUŞ’lerin ve ABD’nin korkunç baskısına dayanamadı. Özel niteliği olan bu kimyasallar Monsanto, Cargill vs. tarafından ilkin ucuza verilip bağımlılık yaratılıldı, ardından yeni bir teknoloji ile ‘kendini öldüren tohum’lar – terminatör- tasarlandı ve tohumu satın almak zorunda kalan çiftçilere bu çaresizlik yetmezmiş gibi yeniden El Turco Menem–ABD işbirliği ile tohumlar için yasa çıkarılıp patent (Royalty Fee) ödemesi yapmak zorunda bırakıldılar. Sonuçta oyun, fakirleşen ve GDO’larla emeğine fazla gerek kalmayan köylünün toprağının yasal yollardan yada işbirlikçilerle çok düşük fiyat yada bedelsiz  gaspedildi. 2004 itibarı ile Arjantin tarımı % 48’i GDO olan soya ve bunun %97’si Monsanto’ya ait olan bir yapıya dönüştü. 1988-2003 arası Arjantin’in pekçok tarım ürünlerinin yanı sıra süt endüstrisi %50 geriledi ve daha bedelli olarak Uruguay’dan ithal edilir hale geldi.

Genetiği değiştirilmiş organizmaların diğer doğal tarım ürünlerinin ve kümes ve büyük baş hayvanların telef olması yada deformasyon sonucu yararsızlanmış gıdaların insanlarda mide kanserine (İsveç trypsin araştırması), kusma gibi çeşitli hastalıklara yol açan zararları olduğu kanıtlanmıştır. AMA, MİLYONLARCA DOLAR YATIRAN BİYOTEKNOLOJİ (AYNI PETROL ÇUŞ’LERİ GİBİ) YENİ DÜNYA DÜZENİNDE KAR AMAÇLI ÇIKARLARI İÇİN VAZGEÇMEYECEKLERDİR. NİTEKİM; ARJANTİNDE 20 YILDA ELDE ETTİKLERİ BAŞARIYI  IRAK’DA BİR AY İÇİNDE ELDE ETTİLER.

2003 YILINDA G.W.BUSH’UN IRAK’DA DEMOKRASİNİN TOHUMLARINI EKECEĞİZ DEMESİ ASLINDA MONSANTO’NUN GENETİK MÜHENDİSLİĞİ İLE ELDE EDİLEN TOHUMLARI EKECEĞİZ ANLAMINDAYDI!!...
Evet, Irak işgali ile herkes petrol ve ‘Büyük Orta Doğu’ projesi ile ilgilenirken arka planda yeni bir sömürü ve kontrol alanı olan biyoteknoloji tüm hızıyla yeni dünya düzeninde yerini alıyordu. ‘Kissinger & Associates’ şirketinin başına getirilen Paul Bremer, ABD adına Irak’ın da başına getirildikten sonra Irak adına düzenlediği yeni yasalarla (Coalition Provisional Authority-Irak’ın Geçici Koalisyon Yönetimi, Iraklı çiftçilerin refuze edemeyecekleri bir teklifte bulundu. Ya bizim genetiği değiştirilmiş tohumlarımızı satın alırsınız ya da ölürsünüz. Nitekim, yıllarca amborga altında kalan ve istila sonrası perişan olan Iraklılar, Geçici Koalisyon yönetimi ile bir gecede yeryüzünün en izole ülkesi olmaktan ÇUŞ’lere serbest ve en açık bir pazar haline getirildi. Şimdi, 10.000 yıldan bu yana dünyaya en güzel tohumlarını üreten Fırat-Dicle havzası Monsanto’nun zehirli tohumlarını satın almak zorunda...Hem de Bremer’in ‘şok terapi’ adı altında tüm uluslararası yasalara aykırı olarak.

Türkiye de artık topun ağzında. Tohumculuk yasası AKP’nin AB uyum yasaları dayatması ile değiştirilmekte ve yandaşları ile birlikte ÇUŞ’lere yol açılmaktadır. Çiftçinin tohum ayırma hakkı elinden alınmakta, tüketici olarak bizler tükettiğimiz gıdalarda GDO etiketlerini bile görmemekteyiz. Şimdiden, Arjantin ve Irak gibi kobay olma yolunda mıyız?.

*Bu işler 1974’de Henry Kissinger’in çok gizli andıç’ı -NSSM 200- ile başladı (ABD’nin güvenlik ve denizaşırı çıkarları için küresel nufus artışının etkileri). http://www.population-security.org/28-APP2.html
Referans, Seeds of Destruction (F.W.Engdahl)

Ateşan Aybars (Mart 2012)


http://www.kadikoydusunceplatformu.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder