27 Şubat 2017 Pazartesi

Osmanlı Tarihi ve Tarihin Paradigmik İlkeleri -xxıx- (Mustafa Özcan, 27 Şubat 2017)


Osmanlı Tarihi ve Tarihin Paradigmik İlkeleri -xxıx-

Bu dizinin son iki denemesinde, Aydınlanma Çağı’nın bir sonucu ve bir bilim kimliği ile uzantısı olan antropolojinin alt dallarından bir olarak, insanın yazı öncesi dönemlerine ait bulgular bağlamında maddi kültürel varoluşunu inceleyen prehistorya (tarihöncesi) perspektifinden bakarak Osmanlı ve paradigmik ilkeler konusu için çıkarılabilecek ipuçlarını bulmaya çalışacağım.

Ama ilkin, gene dizinin tüm makalelerinde olduğu gibi ele alınan denemede ilkelere ipucu vermesi yönü ile incelenen konuya yönelik olarak kısa bir bilgilendirme sunmakla yazıya başlamak istiyorum.

Denemenin başındaki tanımlamaya bakıldığında tarihöncesinin (1) sona eriş tarihi yazının bulunuşuna dek sürdüğünden bu durumun kıtalara ve bölgelere göre son derece değişken olması gerektiği kolayca anlaşılır. Örneğin tarihöncesinin bitiş tarihi, Aşağı Mezopotamya’da Sümerler için 5500 yıl öncesine dek giderken, Yeni Gine’nin yerli halkları içinse sadece 100 yıl kadar önceye dayanır.

Öte yandan, antropolojinin, böylece de tarihöncesinin de kurucusu olarak bilinen Danimarkalı antika-bilimcisi Christian Jürgensen Thomsen (2) tarihöncesi için, üçlü bir düzen ile hem bol olmaları hem de binyılları aşan dayanıklılıkları nedeni ile arkeolojik kazılarda kolayca bulunabilen yapıntı malzemeleri taş, bakır ve demire dayanan bir bölümlendirme dönemleri tanımı yapmıştır.

Günümüzde teknoloji veya araçsallaşma olarak da ifade edilen insanoğlunun doğa ve nesneler ile olan ilişkileri sonucunda bulgulayarak kullandığı, maddi kültür diye adlandırılan yapıntısal şeyleri temsil eden teknik denen olgunun kadim ve daha önceki geçmişe yönelik olarak incelenmesinin gerekliliği konusundaki ilk düşünceler 16. Yüzyılın coğrafi keşifleri sırasında ortaya atılmıştır.

16. Yüzyıl başında coğrafi keşiflerle yeni bulunmuş yerlerden Kitab-ı Mukaddes’te hiç söz edilmemiş olmasının Avrupalı entelektüeller arasında yarattığı şok hali, tarihin yazıdan önceki döneminin de etraflıca araştırılması gerektiği fikrinin doğuşuna temel etken olmuştur. Bu çığır açıcı gelişme, toplumdaki dinsel gökselliğin otoritesine karşın bilimsel yerselliğin dar çapta da olsa daha başlangıçta embriyonik yerleşik düşünce haline gelmesine yol açarak 17. Yüzyıl bilimsel devriminin tetikleyicisi de olmuştur.

Ayrıca diğer bir taraftan da, insanoğlunun tarihöncesi konusu, antikacılar için eski sikke ticareti işi ve meraklılar, entelektüeller ile aristokrat koleksiyoncular içinse nümizmatik hobisi faaliyeti şekline bürünüp bilimsel alanın dışındakilerin de ilgisini çekerek uzun dönemler boyunca genelin gündeminde kalarak Avrupa’daki önemini 19. Yüzyıl ortalarına dek sürdürmüştür.  

19. Yüzyıl ortasından itibarense tarihöncesi konusu, Avrupa’da üzerinde hüküm süren devrimci atmosferin tetiklediği maddeci düşüncenin etkisi ile bilimsel bir nitelik kazanma yoluna girmiştir. Bu süreçte, giderekten efsanelerden arkeolojik kazılara yönelen çalışmalar sonucunda da tarihöncesi gözlemsel bulgulara dayanan bilimsel bir disiplin kimliğine kavuşmuştur.

Gene tarihöncesi, antropoloji kimliği altında olarak, bu dönem süresince jeoloji ve evrimsel biyoloji ile birlikte gözlem ve deneyin dinsel dogmaya olan bariz üstünlüğünün sonucunda Batı entelektüelliğinin özü olan göksel hümanizmden yersel hümanizme dönüşümünü de sağlamıştır. Böylece de 19.-20. Yüzyıl kavşağında, insanoğlunun iki buçuk milyon yıllık geçmişinin holistik disiplini olması niteliğinin sahipliği ile öne çıkan tarihöncesi, bilim düşüncesinin Batı dünyası toplumlarına yerleşik egemen anlayış olarak derinliğine nüfuzunda en çok etken olan jeoloji, evrim ve antropolojiden, sonuncusunun en kritik özellikteki alt disiplini olarak temayüz etmiştir.

Ve bu süreçte tarihöncesi, 20. Yüzyıl sonu ile 21. Yüzyıl başı arasındaki dönemde paleo-genetik ve nüfus genetiğinin ortaya koyduğu bulgularla sosyal ve beşeri bilimlerdeki merkezi konumu ve multi-disipliner karakteri ile artık sadece akademik camiada değil tüm entelektüel dünyada olağanüstü kritik önemde bir bilimsel işlev görmeye başlamıştır (3).

Mustafa Özcan (27 Şubat 2017)
_________________________________
(1) Bu konuda Wikipedi’nin yetersiz olsa da  https://tr.wikipedia.org/wiki/Tarih%C3%B6ncesi sayfasına veya daha olan Wikipedia’nın https://en.wikipedia.org/wiki/Prehistory sayfasına bakılabilir.

(3)Devam edecektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder