Kuvantum Fiziğinin Getirecekleri
Kuvantum fiziği birçoklarımıza göre hala gizemli, sağ duyumuza karşı ve anlaşılmaz gibi görünmekle birlikte psikoloji, sosyoloji, politika, sanat vb. her türlü yaşam alanında bizleri etkilemeye devam edecek. Galileo, Descartes, Newton gibi öncülerin saat gibi işleyen belirlenimci (deterministik) mekanik düzenini değiştirip evreni olasılıklar çerçevesinde yöneten bilim anlayışına (paradigma değişimi) geçişi insanlığın geleceğini derinden etkileyip yönetmeye devam edecektir. M.Planc/ Einstein/ N.Bohr/ P.Dirac/ W.Heisenberg/ E. Shrodinger/ W.Pauli/ M.Born gibi bilim adamlarının 27 yıl gibi kısa sürede (1900-1927) olağanüstü çabaları düşünce sistemimizi değiştirmiş ve etkileri her alanda gözlenmeye başlamıştır.
Teknoloji alanında laser, sıvı hidrojen, yarı iletken vb. gibi yeni uygulamalar yanısıra bugün kullandığımız atom temelli bilgisayarlar yakında çok daha hızlı ve güvenli elektron (spintronics) yada foton (Q computing) temelli olacaklar, ve daha birçoğu..
Sosyal alanda, kuşların veya balıkların toplu zeka ile senkronize hareketleri (swarm intelligence) bilinçsiz gibi görünsede hep bağlı olduğumuz sanısı dolaşıklılık (entanglement) kavramı ile açıklanabilir(mi)?. Ya da W.Heisenberg ve E.Shrodinger dalga çökmesinin (gözlemci etkisi) sosyal medya pazarlama alanında daha gerçekçi ve etkili uygulamalarına yol açabilir(mi)?.
Işık parçacığının (foton) yönsüz olması (zamanda geri gidebilmesi) yada geleceğinin belirsiz olması gib kuvantum gerçeği sosyal alanda “Post Modernist” anlayışı tetiklemiş ve bugün batı kapitalizminin sarıldığı ve yaygınlaştırdığı “gelecek belirsizdir, plan yapmayın, günü gün edip yaşayın” türü içi boş, eklektik bir anlayışı da maalesef beraberinde getirmiştir, şimdilik. “Bilim ve İktidar” ilişkisinde sosyal yapı ve toplum mühendisliğinin taraflı olması maalesef beklenendir ve doğaldır, eşyanın tabiatidir, ancak kuvantum fiziğinin, yada daha genel olarak doğa özelliklerinin ideal sosyal yapı için öne çıkacağı zaman gelecektir.
Kuvantum fiziğinin matematik, sanat, kültür gibi birçok toplumsal alanda da etkileri olmaktadır ancak, psikoloji alanı en derin (şarlatanlar dahil) uygulama alanı olarak birey ve toplumları etkilemeye devam etmektedir. Kopenhagen yorumları (N.Bohrs ve ekibi) ve sonrasında Post-Kopenhagen yorumları (John Neuman, Eugene Wigner) zihin bilimlerinin (nooloji) gelişmesinin doğrudan kuvantum fiziğine bağlı olduğunu ve kuvantum fiziğinin doğru anlaşılmasının önemini vurgulamaktadır. Zira madde-zihin ikileminin (diyalektiğinin) bilimsel tabana oturtulması bilim tarihinde en önemli dönemeç olarak görülmektedir. Artık biliyoruz, çekirdek fiziğinde maddeyi bir arada tutan “quark”lar ise madde olarak beyin ve zihin ikilemini bir arada tutan bozonik yapı nedir?. Herhalde kuvantum fiziği ve micro biyoloji bu konuda önderlik edecek!.
Sinir hücreleri (nöronlar) arası iletişim ve etkileşimin temelinde “action-potential” denilen zayıf elektrik sinyalleri vardır ve bu sinyaller fiziksel anlamda enerji demektir. Nesnel bir yapıda olan bu elektrik sinyalleri daha derinde atom altı kuvantum yasalarıyla donatıldığında öznel yapıda olan duygu ve bilinç gibi kavramları açıklamak için ümit veriyor. Diğer bir deyişle, duyusal dünyamız maddi karşılığı olan kavramlardır ve kuvantum fizik yasaları ile anlaşılabilir. Nörologlar, psikiyatrisler, psikologlar, bioloji ve fizik bilim adamları soyut/metafizik kavram olarak görülen duyusal dünyamızı somut ve bilimsel tabana oturtma çabasında bir hayli yol aldılar bile..
Ateşan Aybars (5 Mayıs 2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder