Kültür Kavramının İrdelenme Şekli Nasıl Olmalıdır?
Kültür kavramı hakkında fikir yürütmek, onu irdelemek, hem zor hem de kolaydır! Saçmaymış gibi gözüken bu ifade kültür kavramı ile ilgili önemli bir özelliği ortaya koyması yönüyle incelenmeye değerdir.
Bir “kültürbilim” (“kültüroloji”) dalı olan antropolojinin altdalı dilbilimin bize öğrettiğinden biliyoruz ki, bir konuya, bir kavrama yönelik anlamların büyük bölümü ana anlam ile örtüşen, veya en azından ona yakın olan, yahut da onunla ilgisiz gibi olup da zıt (ters) olmayan yan anlamlardan oluşur. Buna genelleşmiş terimbilimsel bir adlandırma ile kavram örüntüsü (veya haritası) diyelim. Ayrıca soyut düzlemde ele alındığında bu örüntü anlamlararası ilişkiler yönüyle ağsal bir yapı ortaya koyar.
Ama bazı kavramlar vardır ki, kültür kavramı da bunlardandır, çelişik değerlendirmelere yol açacak kadar belirsiz, ancak o denli de içsel, doğal, günlük, otantik bir şeymiş gibi gelir insana. Kavram irdelemeleri sırasında böyle durumlarla genellikle kaplamı (ayni kavrama yönelik ana ve yan anlamların toplam sayısal kapsamı anlamında) geniş olanlar incelenirken karşılaşılır.
Kültür kavramının incelenmesi sırasında da karşımıza çıkan bu sorunu çözmek için konuyu bir de eytişimsel görüngeden (diyalektik perspektiften) bakarak irdeleyelim. Ancak bu noktada hemen her şeyden önce eytişimsel sürecin temel özelliğini anımsayalım: Nicel artış belli bir miktara eriştikten sonra nitel değişim ortaya çıkar.
Kural, doğaldır ki, kaplamın miktarsal büyüklüğü için de geçerlidir.Yani bir kavramın yan anlamların sayısal değerinin belli bir noktaya ulaşmasından sonra anlamda nitel dönüşüm oluşarak zıt anlam ortaya çıkacaktır demektir. Başka bir deyişle, tür kavram anlam artış süreçlerinde zıt bir anlamın, yani bir bakıma “değerlerin tersine dönüş” olgusunun oluştuğu bir durumla karşı karşıya olunduğu derinliğine idrak edilmeli, anlaşılmalıdır. Kısaca, o değişim noktasından sonra kavramlaştırmada anlam oluşturmakla görevli zihni çağrışım işlemindeki değersel öznitelik artık karşıt bir ıraya iyedir (karaktere sahiptir).
Bu nedenden dolayı da böyle kavramları irdelemek hem kolay hem de zordur. Zorluk, konuya bakışta tersinme (karşıt yöne dönme) gerektirmesinden dolayıdır; kolaylık ise değerlerin ters dönüşü noktasından itibaren o ana dek geçerli uslamlama olan düz mantıktan ters mantığa (diyalektiğe) geçiş sağlandığında ortaya çıkar. Yani, bu zihni tersinmeyi gerçekleştiğimiz zaman irdelememiz kolaylaşır, çözüm verir. Yoksa, dilsel ve anlamsal bir antitez durumu oluştuğunun farkına varmaz ve ona göre konuya bakışta konumlanmazsak irdelememiz sonuçsuz kalmaya, incelememiz çözümsüz olmaya mahkumdur.
Bu basit işlemsel olguya benzeyen bir örnek de çocukta zihni (anlıksal) gelişiminin Piaget’ye göre belirlenmiş şemasındaki soyut işlevler evresinde ortaya çıkar. Onbir yaş ve sonrasının yeniyetmelik döneminden itibaren, insan andırışsal (analojik) öğrenmede, benzer anlamlı kavram çağrışımlarının yanısıra artık karşıt anlamlı olanları da çağrıştırarak kavramlaştırma işlemlerine sokmaya başlar. Yani, insan zihni yeniyetmelikle birlikte diyalektik işlem yapma yetisine de vakıf olmaktadır!
Genel bir değerlendirme ile zihni gelişimimizde böylece çelişkiler mantığını kullanabilme olanağı olan birey olarak olaylara karşıtları ile birlikte eytişimsel görüngeden (perspektiften) bakabilme olanağı da elde etmiş oluyoruz. Ancak bu yetinin eğitimle işlenerek anlıksal (entelektüel) sorun çözme yeteneğine (kapasitesine) dönüştürülmeden kullanılamayacağını da bilmek gerekir.
İşte kültür dediğimiz şeyin, kaplamsal genişliğinden dolayı kaçınılmaz olarak çelişik anlamlar içermekte olduğundan eytişimsel (diyalektik) görüngeden (perspektiften) bakışla ve bu konuda eğitilmiş bir anlıkla irdelenmesi gereken ıraya iye bir kavram olduğunu söyleyebiliriz.
Mustafa Özcan (22 Ocak 2012)
Yazını aşağıda alıntılanmış kısmı HAK'a giderkenki geçişleri anımsattı.
YanıtlaSil"Kural, doğaldır ki, kaplamın miktarsal büyüklüğü için de geçerlidir.Yani bir kavramın yan anlamların sayısal değerinin belli bir noktaya ulaşmasından sonra anlamda nitel dönüşüm oluşarak zıt anlam ortaya çıkacaktır demektir. Başka bir deyişle, tür kavram anlam artış süreçlerinde zıt bir anlamın, yani bir bakıma “değerlerin tersine dönüş” olgusunun oluştuğu bir durumla karşı karşıya olunduğu derinliğine idrak edilmeli, anlaşılmalıdır. Kısaca, o değişim noktasından sonra kavramlaştırmada anlam oluşturmakla görevli zihni çağrışım işlemindeki değersel öznitelik artık karşıt bir ıraya iyedir (karaktere sahiptir"