27 Ocak 2012 Cuma

anlık ve hayal




(Erdoğan Merdemert 26 Ocak 2012)
Intellectuality and imaginary

Birbirlerine uzak bu iki kavramın “ve” bağlacı ile ayrılması, ilk olarak onların yalın anlamlarına dikkatimizi çekecektir ve bu ilkleme nedeni ile; önce hayali kurulan ne varsa anlık içinde olacak ama önce anlıkta olan ne varsa o, bir hayalin içinde olmayacaktır.
Burada önceliğini böyle koyan anlık (tam karşılığı için zeka veya akıl
tanımlamaları yeterli değil) bu açıklama ile yanlış anlaşılır çünkü bu ikisinden
her biri varlığını diğerinden ne kadar uzakta tutarsa kendisini de o kadar
gerçekleyecektir. Hayal diye bilinen ve “gerçek olmayan bir gerçeklik” anlamına gelen böyle bir düşünsel alan, bu sanal etkinliğine rağmen dikkate değer bulunsa da ve yeri anlık olan bir olgusallık taşısa da, herşeye rağmen anlığın ürünü olmadan da var olur. Hayal, bir varsayım değildir, onun çevreni varsayım’dan çok daha geniş ve zengindir, varsayım teoreme ve hatta kurama kadar gitme yeteneğine sahip olduğu halde, hayali olan şey için böyle bir yol bulunmaz, o kendi doğasında boş ve gerçek dışı anlamını hep muhafaza eder.
O zaman bu gereksiz alana neden ihtiyaç vardır ya da başka bir deyişle böyle bir şey (gerçek olmasa da) neden varlık taşır? Şimdi bu gerçek olmayanın gerçekliği, düşüncenin doğasında var olan ve onun bütünlüğüne de dahil bulunan saçmalıklara ait soyut etkinlikler olmalıdır.Düşüncenin anlıksal bir bakışımının olması onun kendi alanında metodolojik soyutlanması yoluyla mümkün olduğundan bu soyutlanan nesnelerin kendilerinde birer kavram olması zorunludur ama genelde kavramlar yalnız nesnel değil bir o kadar da soyut kavramlar olarak bulunurlar.Bu bakışımın soyutlanması ise hem anlığı hem de düşünceyi eksilteceğinden şimdi bu eksilenlerin bir yerlerde askıya alınmış varlıklarının bulunması gerekir. Zihin aktivitesi bu “artık” saçmalıkları bulundukları yerden alır ve etkirse mantık alanında “çelişki” koyulur.
Çelişki de dahil olmak üzere ussal çatıların katı doğruluğunun temelini oluşturan bu mantık dizgesi, tinsel varoluşu yadsımaz ama onunla doğrudan bir koşutluk da taşımaz.Anlık hiç şaşmaz, hayali olan ise anlığın hiç bir kriterine uymaz, o zaman öyle katı bir karşıtlık olur ki sanki gerçekleşen her şeyin sahte bir karşılığı onu var eder gibidir. İşte gerçek evrim diyalektiğinin bir tarafa eğik dengesinin nedeni bu olmalıdır ki anlık için hayal ve hayal için anlık zorunlu olsun.
Erdoğan Merdemert
27 Ocak 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder