EVRENSEL VE YEREL HER TÜR FİKİR VE DÜŞÜNCENİN OLUŞTURUMUNUN VE DEĞİŞİMİNİN ÖZGÜRCE YAPILDIĞI AVRASYASAL-ENTELEKTÜEL MERKEZ. Kadıköy Düşünce Platformu, günlük yaşamın bilim, kültür, politika, sanat, ekonomi, devlet ve yönetişim konularının sorunlarına disiplinler arası ve ötesi anlayışla holistik ve evrimselci bir yaklaşım ile çözüm arayışı çabası içindedir. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~"KDP BÜTÜNSEL BİLİMİN ARAŞTIRMA MERKEZİ"~~~~~~~~~~~~~~~~~~
28 Ocak 2012 Cumartesi
Altın Açı (Mustafa Özcan, 28 Ocak 2012)
27 Ocak 2012 Cuma
anlık ve hayal
(Erdoğan Merdemert 26 Ocak 2012)
Intellectuality and imaginary
tanımlamaları yeterli değil) bu açıklama ile yanlış anlaşılır çünkü bu ikisinden
her biri varlığını diğerinden ne kadar uzakta tutarsa kendisini de o kadar
gerçekleyecektir. Hayal diye bilinen ve “gerçek olmayan bir gerçeklik” anlamına gelen böyle bir düşünsel alan, bu sanal etkinliğine rağmen dikkate değer bulunsa da ve yeri anlık olan bir olgusallık taşısa da, herşeye rağmen anlığın ürünü olmadan da var olur. Hayal, bir varsayım değildir, onun çevreni varsayım’dan çok daha geniş ve zengindir, varsayım teoreme ve hatta kurama kadar gitme yeteneğine sahip olduğu halde, hayali olan şey için böyle bir yol bulunmaz, o kendi doğasında boş ve gerçek dışı anlamını hep muhafaza eder.
27 Ocak 2012
22 Ocak 2012 Pazar
Kültür Kavramının İrdelenme Şekli Nasıl Olmalıdır? (Mustafa Özcan, 22 Ocak 2012)
Kültür Kavramının İrdelenme Şekli Nasıl Olmalıdır?
Kültür kavramı hakkında fikir yürütmek, onu irdelemek, hem zor hem de kolaydır! Saçmaymış gibi gözüken bu ifade kültür kavramı ile ilgili önemli bir özelliği ortaya koyması yönüyle incelenmeye değerdir.
Bir “kültürbilim” (“kültüroloji”) dalı olan antropolojinin altdalı dilbilimin bize öğrettiğinden biliyoruz ki, bir konuya, bir kavrama yönelik anlamların büyük bölümü ana anlam ile örtüşen, veya en azından ona yakın olan, yahut da onunla ilgisiz gibi olup da zıt (ters) olmayan yan anlamlardan oluşur. Buna genelleşmiş terimbilimsel bir adlandırma ile kavram örüntüsü (veya haritası) diyelim. Ayrıca soyut düzlemde ele alındığında bu örüntü anlamlararası ilişkiler yönüyle ağsal bir yapı ortaya koyar.
Ama bazı kavramlar vardır ki, kültür kavramı da bunlardandır, çelişik değerlendirmelere yol açacak kadar belirsiz, ancak o denli de içsel, doğal, günlük, otantik bir şeymiş gibi gelir insana. Kavram irdelemeleri sırasında böyle durumlarla genellikle kaplamı (ayni kavrama yönelik ana ve yan anlamların toplam sayısal kapsamı anlamında) geniş olanlar incelenirken karşılaşılır.
Kültür kavramının incelenmesi sırasında da karşımıza çıkan bu sorunu çözmek için konuyu bir de eytişimsel görüngeden (diyalektik perspektiften) bakarak irdeleyelim. Ancak bu noktada hemen her şeyden önce eytişimsel sürecin temel özelliğini anımsayalım: Nicel artış belli bir miktara eriştikten sonra nitel değişim ortaya çıkar.
Kural, doğaldır ki, kaplamın miktarsal büyüklüğü için de geçerlidir.Yani bir kavramın yan anlamların sayısal değerinin belli bir noktaya ulaşmasından sonra anlamda nitel dönüşüm oluşarak zıt anlam ortaya çıkacaktır demektir. Başka bir deyişle, tür kavram anlam artış süreçlerinde zıt bir anlamın, yani bir bakıma “değerlerin tersine dönüş” olgusunun oluştuğu bir durumla karşı karşıya olunduğu derinliğine idrak edilmeli, anlaşılmalıdır. Kısaca, o değişim noktasından sonra kavramlaştırmada anlam oluşturmakla görevli zihni çağrışım işlemindeki değersel öznitelik artık karşıt bir ıraya iyedir (karaktere sahiptir).
Bu nedenden dolayı da böyle kavramları irdelemek hem kolay hem de zordur. Zorluk, konuya bakışta tersinme (karşıt yöne dönme) gerektirmesinden dolayıdır; kolaylık ise değerlerin ters dönüşü noktasından itibaren o ana dek geçerli uslamlama olan düz mantıktan ters mantığa (diyalektiğe) geçiş sağlandığında ortaya çıkar. Yani, bu zihni tersinmeyi gerçekleştiğimiz zaman irdelememiz kolaylaşır, çözüm verir. Yoksa, dilsel ve anlamsal bir antitez durumu oluştuğunun farkına varmaz ve ona göre konuya bakışta konumlanmazsak irdelememiz sonuçsuz kalmaya, incelememiz çözümsüz olmaya mahkumdur.
Bu basit işlemsel olguya benzeyen bir örnek de çocukta zihni (anlıksal) gelişiminin Piaget’ye göre belirlenmiş şemasındaki soyut işlevler evresinde ortaya çıkar. Onbir yaş ve sonrasının yeniyetmelik döneminden itibaren, insan andırışsal (analojik) öğrenmede, benzer anlamlı kavram çağrışımlarının yanısıra artık karşıt anlamlı olanları da çağrıştırarak kavramlaştırma işlemlerine sokmaya başlar. Yani, insan zihni yeniyetmelikle birlikte diyalektik işlem yapma yetisine de vakıf olmaktadır!
Genel bir değerlendirme ile zihni gelişimimizde böylece çelişkiler mantığını kullanabilme olanağı olan birey olarak olaylara karşıtları ile birlikte eytişimsel görüngeden (perspektiften) bakabilme olanağı da elde etmiş oluyoruz. Ancak bu yetinin eğitimle işlenerek anlıksal (entelektüel) sorun çözme yeteneğine (kapasitesine) dönüştürülmeden kullanılamayacağını da bilmek gerekir.
İşte kültür dediğimiz şeyin, kaplamsal genişliğinden dolayı kaçınılmaz olarak çelişik anlamlar içermekte olduğundan eytişimsel (diyalektik) görüngeden (perspektiften) bakışla ve bu konuda eğitilmiş bir anlıkla irdelenmesi gereken ıraya iye bir kavram olduğunu söyleyebiliriz.
Mustafa Özcan (22 Ocak 2012)
11 Ocak 2012 Çarşamba
Altın Oran ile ilgili kısa bir film (Youtube)
http://www.youtube.com/watch?v=kkGeOWYOFoA&feature=email
(A movie inspired on numbers, geometry and nature, by Cristóbal Vila. Go to www.etereaestudios.com for more info: theory behind, stills, screenshots, tutorials... Music: "Often a Bird" by Wim Mertens - www.wimmertens.be)
10 Ocak 2012 Salı
Altın Oran Sadece bir Sayı mıdır? (Mustafa Özcan, DY-1)
9 Ocak 2012 Pazartesi
Kişisel belirlilik
İnsanlar arasındaki toplumsal düzenin evriminin, son iki büyük savaş sonrasına kadar maniple edilerek/edilmeyerek gelmediğinin kabul edilmesi gerekir. Yukarıdaki toplumsal düzenin evrimi, bugüne kadar bir liderlik (gurup başı, kabile reisi, kont, dük, marki, sultan, kral, şansölye, faşist lider, komünist lider) sisteminin gelişmesi şeklinde olduğundan buna bir önlem olarak modern devlet yapısında, dönemin son elli yılında liderlik sisteminin sözde yumuşatılmış ekolü kullanılmıştır.
Erdoğan Merdemert
09 Ocak 2012 Pazartesi