Ekonomik Ağ Teorisi
Son birkaç on yılda bilgi teknolojisindeki gelişmeler ve küreselleşme olgusu küresel ekonomiyi derinden etkiliyor. Yerel işletmeler, ağ bağlantıları ile kolayca küresel ekonomiye bağlanarak dünyanın herhangi bir ülkesinde çeşitli seviyelerde ekonomik faaliyetlerini gerçekleştirebiliyorlar. Birey ve kurumlar, sermaye piyasalarında, son derece karmaşık finansal mühendislik ürünlerinde bir tuş ile işlem yapabiliyor. Kapitalizmin böylesine yaygınlaşması doğrudur ya da yanlıştır, bu ayrı bir tartışma konusu ama 21. yüzyılda bilgi teknolojisinin sağladığı bağlantısallık temelli organizasyon yapısı yeni meydan okumalarla karşımıza çıkıyor. Doğrusal sistemler, ekonomi dâhil bütün bilim alanlarında sistemi oluşturan bileşenlerinin özellikleri ile ilgilenir. Örneğin, ülke ekonomisi için önemli bir ekonomik veri olarak GSYİH rakamlarına bakılır ya da herhangi bir şirketin analizi için bilançosu, fiyat kazanç oranları ya da CEO’sunun kim olduğu türünden bilgiler araştırılır. Bunların hepsi, bileşenlerinin özelliklerine referansla sistemin tanımlarıdır. Bu tür analizler elbette faydalı ve gereklidir ama burada bağlantısallığı düşük olan doğrusal bir sistemden bahsediyoruz. Bağlantısallık yükselirse, bileşenler arasındaki ilişkiler sistemin genel dinamiklerini belirlemede önemli faktör olmaya başlar ve bağlantısallığın artmasıyla ortaya çıkan yeni dinamikleri anlamak farklı bir modellemeden, ağ teorisinden geçer.
Şekil 1. Post-endüstriyel ekonomilerde ağ bağlantısallığı temel organizasyon olarak ortaya çıkıyor. Küresel ekonomide bağlantısallığı iyi yöneten ülkeler için fırsatlar oluşurken oyunda geri kalan ülkeler diğerleri için fırsat olurlar.
Ekonomik Ağ teorisi. Ağ teorisinin matematik ifadesi olarak kullanılan grafik teorisi, karmaşıklık teorisi içindeki çok az sayıda olan önemli modelleme araçlarından biridir. Herhangi bir ağ düğüm ve düğümler arası bağlantılardan oluşur. Düğümün ekonomide karşılığı bir birey, banka, şirket, kamu kurumu, ülke vs. olabilir; aralarındaki ilişki ise bağlantıdır ve çeşitli şekillerde görülebilir. İki ülke arasında petrol ticareti, banka ve şirketler arasında ticari ilişkiler ya da mağaza alışverişleri bağlantılara örnek olabilir. Ağ teorisi, sistemin somut bileşenlerinin özelliklerinden çok, soyut olan sistem bağlantısallıklarını inceler. Doğal olarak sistem bileşenlerinin somut özelliklerine alışık olduğumuzdan bağlantısallık kavramı alışık olmadığımız yeni bir anlayış ya da paradigma değişimi olarak görülebilir. Bağlantısallık kelime olarak ifade edilen anlamdan çok farklıdır. Ağın genel yapısını, ağın neresinde olduğumuz, ağ bağlantılarının nasıl olduğu ve bağlantılar üzerinden neyin iletildiği gibi özellikler anlaşılmalıdır. Her zaman olduğu gibi kullanmaya başlamadan önce modellemenin amaca yönelik tasarlanması önemlidir. Ağ teorisi, bileşenler arasındaki ilişkilere ve bu ilişkilerin yapısına hem nitel hem de nicel bir şekilde odaklanmamıza uygun şekilde tasarlanmalıdır. Sistem bileşenlerinin özellikleri doğrusal sistemlerde olduğu gibi önemli değildir.
Ağ düğümünün önemi. Bir ağ içinde bir düğümün ne kadar önemli olduğu, hem kaynaklarının akışının hem de bu düğümün ağ içinde ne kadar kritik bir düğüm olduğunun fonksiyonudur. Düğüm üzerinden akan kaynakların çok büyük hacimli ya da çok bağlantılı olması ekonomik ağ için önemlidir. Panama Kanalı Pasifik ile Atlantik arasındaki tek deniz yolu olarak küresel tedarik zincirinde kritik bir rol oynamaktadır. Deniz yolu ulaşımında farklı bir işlevi yerine getirir ve bu düğümün tüm ağ içinde önemini belirler.
Düğümün ağ içinde konumu ve ağ yoğunluğu. Düğümün konumu ve analiz edilmesi oldukça karmaşık olabilir. Diğer düğümlere yakınlığı, onları ne kadar hızlı etkileyebileceği ve bağlandığı düğümlerle ne kadar bağlantısallık içinde olduğu önemlidir. Bir örnek olarak, mali kriz sırasında hükûmetin kurtarma paketlerini düşünebiliriz. Hükûmet, tüm ağın (sistemin) riskini ve işlevselliğini sürdürmekle ilgilendiğinden düğüm analizini doğru yapmalıdır. Eğer problem büyük bir bankadan kaynaklanıyorsa “bu banka düğümünün kaç bağlantısı vardır, finans ağında başka hiçbir kurumun gerçekleştiremeyeceği kritik bir rol oynuyor mu, diğer düğümlere ne kadar yakından bağlıdır ve doğrudan bağlı olduğu diğer düğümler ne kadar önemlidir” türünden sorular ve cevapları ağ topolojisi vasıtasıyla anlaşılmalıdır. Bir ağın bütününe baktığımızda muhtemelen en önemli parametre, sistemin genel yoğunluğudur ve tanım olarak bir ağın yoğunluğu, olası bağlantısallıkların mevcut bağlantılara oranıdır ya da kenar sayısının olası kenar sayısına oranı olarak da tanımlanır. Örneğin, bir ağ içinde 30 düğüm varsa her bir düğüm için potansiyel 29 bağlantı olasılığı vardır ve bağlantılar arttıkça sistemin genel yoğunluğu artar. Düğümler arası bağlantılara maliyet atfeden bir parametre tahsis edilebilir. Maliyet yüksek olursa bağlantılar azalmaya başlar, ucuzsa artar. Örneğin, uluslararası ticaret işlemlerinde gümrük vergileri vardır. Bu vergilerin azaltılması tedarik zincirinin küresel ticarete entegre olduğu yeni bağlantıları ortaya çıkarır.
Bağlantısallık ve düğümler arası en kısa yol. Ağ yoğunluğu, sistemdeki herhangi bir elemanın değerini de etkiler. Düşük yoğunluğu olan bir ağ içindeki düğümün (ürün, şirket, teknoloji vs.) değeri yoğun bir ağ içindeki değerinden daha düşük olabilir. Ağ yoğunluğu yükseltilir ve bağlantılar artarsa durum değişir ve düğümün değeri de artmaya başlar. İnternet aracılığı ile birçok servise bağlanabildiği için akıllı telefonların fiyatlarının diğer telefonlara göre yüksek olması ya da ana cadde üzerinde bir restoranın değerinin (hava parası) ara sokaklardaki restoranlara kıyasla daha fazla olması gibi. Ancak, ağlar her zaman doğrusal bir şekilde büyümez, bazen pozitif geri bildirim fenomeni ile doğrusalsız üstel büyüme ortaya çıkar. Örneğin, birkaç on yıl boyunca oldukça hareketsiz olan internet faaliyetleri kritik kitleye ulaştıktan sonra popülerliği hızla yükseldi ve vazgeçilmez oldu.
Organizasyonların içsel değerinin yanı sıra bir ağ bağlantısına katılması bu organizasyonun değerine değer katacaktır. Ağ bağlantısından kaynaklanan bu ilave değer ağ etkisi olarak bilinir. Ağ yoğunluğunun yanı sıra iki düğüm arasında en kısa yol kavramı ağın tümünün incelenmesinde önemlidir. En kısa yol kavramı, ağ teorisinde düğümlerin birbirine ne kadar yakın olduğunu gösterir. En kısa yol, sistemdeki düğüm sayısı, düğümler arası bağlantısallık ya da yoğunluk ve sistemin topolojik yapısına bağlıdır. Birbirlerinden çok uzak olan düğümlerin, yakın olanlara kıyasla davranışları farklı olabilir. Örneğin, küreselleşme ve teknolojinin yaygınlaşması ile artan bağlantısallık düğümler arasında yolu kısalttığı için dünyanın farklı yerlerindeki girişimciler birbirlerini daha yakın hissederler ve karşılıklı bağımlılık oluşmaya başlar.
Çok katlı ağlar. Şimdiye kadar tek boyutlu ve tek tür işleve hizmet eden ağlardan bahsettik. Ancak, gerçek dünya ekonomisi çok daha karmaşıktır. Bir metropol ekonomisi, bir şirket veya küresel emtia piyasası gibi büyük bir sistemi analiz ederken, diğer birçok ağın iç içe şekillendiği karmaşık bir ağ ile uğraşıyoruz demektir. Örneğin, İstanbul gibi büyük bir şehir; ekonomik faaliyetler, finansal, sosyo-politik, ulaşım, kültür gibi iç içe birçok ağın oluşturduğu karmaşık bir sistemdir ve tüm bu ağların etkileşimi ekonomik kaynakların akış ve dağıtımını etkileyecektir. Böylece artan karmaşıklığı analiz edebilmek üzere çok katlı ağ sistemleri kullanılır. Çok katlı ağlar, birçok farklı işlev ve karmaşık etkileşimi gösteren ağ topluluğudur.
Ateşan Aybars (19 Temmuz 2021)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder