Bilince Dair 10 Sorun
Bilinç kavramını ele alırken bunlar göz ardı edilmemeli.
(6.-7. Sorun)
6. Deneyimsel Bilinç Sorunu (DB): Bu sorun, dünyada olmanın hissi deneyimi, kırmızı
renk görme ve açlık hissetme gibi algısal deneyimlerle ilişkilidir. Bazıları,
deneyimsel bilinci bir araya getiren temel birimlere qualia adını verir. Buna “deneyimin öznel tiyatrosu” da denebilir.
Thomas Nagel’in ünlü eseri “Yarasa olmak neye benzer?”’e referansla birşeye
benzemek olarak da anlatılabilir. DB sorunu içerisinde, her ikisi de iki ek
sorunla gelen iki alt sorun daha vardır, Epistemolojik Öznellik Sorunu ve Sinir
Mühendisliği (neuro-engineering)
Sorunu.
6a. Epistemolojik Öznellik Sorunu: Bu, dünyada olmaya “nesnel”
veya “öznel” algı ile yaklaşmakla ilişkilidir. Bu şöyle açıklanabilir: Öznel
deneyimsel bilinç tamamen bireyin içinde “saklıdır”. Bu saklılık, birbirinin
ayna görüntüsü olan iki önemli alt problemi beraberinde getirir: İlki (6a1), bir başkasının öznel
deneyimini doğrudan bilme meselesidir—sorun, bunun yapılamıyor
olmasıdır. Bu, “senin kırmızı rengi benim gördüğüm gibi gördüğünü nereden
bileyim?” sorunudur. “Bu sorun aynı zamanda, ancak dolaylı olarak
bilebileceğimiz, diğer hayvanlardaki bilinç konusundaki bilgimizde de söz
konusudur. Bu aynı zamanda zombilerle ilgili felsefi problem ile de
ilişkilidir. Gerçekten de tüm öznel
deneyimlerle ilgili ancak nesnel bir perspektiften bakılan davranış vasıtası
ile çıkarımda bulunulabilir. İkinci sorun (6a2) ise bu
sorunun tersidir. Bu da, bireyler olarak bizlerin dünyayı kendi öznel
algılayış deneyimimiz içerisinde hapsolmuş olmamızdır. Bir başka deyişle, dünyayı
ancak kendi öznel deneyim tiyatrom sayesinde dünyayı bilebilirim. Bu sorunun
doğasını görmek için Rene Descartes’ın uzun zaman önce sorduğu sorusunu ele
alalım: Dış dünyanın gerçek
olduğunu, kötü bir şeytan tarafından düzenlenmiş bir rüyada yaşamadığımı nasıl
bilebilirim?. Bu sorun, popüler film serisi Matrix’in de konusuydu.
6b. Sinir Mühendisliği Sorunu: Bu sorun, beyin aktivitesinin mekaniğinin
nasıl kırmızı renkler, haz ve acıların hissedilen deneyimini yarattığı ile
ilişkilidir. Bunu da iki ayrı soruna ayırabiliriz: nöro-korelasyon sorunu ile nöro-nedensellik
sorunu. İlki, nöro-korelasyon sorunu (6b1) hissedilen deneyim ile beyin akticitesi arasındaki
korelasyonları nasıl haritaladığımız ile ilgilidir. Örneğin, oksipital
loba gelecek hasarın görmeyi, duyma lobuna gelecek zararın ise duymayı
engellediğini uzun zamandır biliyoruz. Daha da doğrudan yaklaşmak gerekirse,
bilim insanları ne tür beyin dalgası faaliyetinin doğrudan bilinçli erişim ile
ilgili olduğunu tespit etmiştir.
Örneğin, Dehaene ve meslektaşları “global nöronal çalışma alanı” denen
bir fikir üzerine yaptıkları heyecan verici bir araştırmada P3 dedikleri,
duyumsal girdiden 300 milisaniye sonra meydana gelen bir “ateşleme dalgası”nın
bilinçli olarak görsel bir uyarıcıyı deneyimlemeyle ilişkili olduğunu
bulmuştur. Giderek bilinçli deneyimin beyindeki bağlantılarını haritalandırmak
konusunda gelişmekteyiz. Bu da öznel bilinçli zihni anlamamız için daha net
çerçeveler yaratmakta. Nöro-nedensellik sorunu (6b2) ise
neden ve nasıl bazı beyin süreçlerinin yarattığı öznel deneyimleri
yarattıklerını ilgilendiriyor. Yani, yeşillik yerine kırmızılık deneyimini
yaratan nedir? Neden oksipital lobun mimarisi görme tecrübesini yaratırken
duyma lob uses deneyimini yaratıyor? Benzer şekilde, bilinçli
deneyimleri üreten minimal beyin süreçleri nelerdir ve neden ve nasıl bunu
yapabiliyorlar? Buna genelede bilincin zor sorusu da denir. Bu aynı zamanda “neural binding” denilen, beyindeki
farklı şemaları birbirine bağlayan devreler olarak da tanımlanır. Günümüzde
“neden” spesifik beyin hallerinin spesifik deneyimsel hallere sebep olduğu bir
muammadır.
7. Öz Bilinçlilik Sorunu (ÖB): Bu sorun, öz anlatımsal bilincin özdüşünme öyküleme
doğası ile ilişkilidir. Horgan, kitabında, çocukken arkadaşları ile balığa
gittiğinde bir anda gelen özdüşünsel bir aydınlanma ile arkadaşlarına huşu
içinde, “Ben benim!” dediği bir anısını anlatır. Arkadaşları çok etkilenmiş olmasa da Horgan
bundan derin şekilde etkilenmiştir. O anda Horgan’ın içinde değişen şey
deneyimsel bilinci değil (yani elinde olta tutuyor olma hissi değil), kendinin
bağımsız bir varlık olarak özdüşünsel bir farkında olma halidir. Bilincin bu
alanınsa şöyle sorular vardır: Özbilinç nedir, ne zaman ve neden
evrimleşmiştir? Hayvan bilincine göre insan bilinci nedir? Öz bilinç nasıl
gelişir? Dil ve öyküleme ile nasıl bir ilişkisi vardır?
Özbilinçli
anlatımın bir önemli unsuru, sinir sistemi içerisinde olmadığı için deneyimsel
bilinçten farklı olmasıdır. Parmağımda hissettiğim, kendi öznelliğim içerisinde
bulunduğu için de ancak dolaylı olarak ifade edebildiğim küçük acının aksine şu
anda doğrudan bilinçle ilgili 10 soruna dair düşüncelerimi sizinle doğrudan
paylaşıyorum. Dil açık bir bireylerarası paylaşıma elverir. Bu, deneyimsel ve
özbilinç arasındaki önemli farklardan biridir. Özbilince dair dört alt problem
ise şöyledir: benlik sorunu (BS), özgür irade sorunu (ÖİS), kişi olma sorunu
(KS) ve garip döngü (strange loop)
sorunu (GD).
7a. Benlik Sorunu: Özbilinç deyince, öz yani benlik de işin içine giriyor. Benlik nedir,
benlik algısı nedir? Deneyimsel bilinç seviyesinde bir benlik var mıdır? Her
iki seviyede benlik ve bilinç arasındaki ilişki nedir? İlişkili özkavram,
kimlik, özsaygı gibi kavramlar arasındaki ilişki nedir? Özbilinç özsistemi
çocukluk boyunca nasıl gelişir? Buddha’nın benlik olmadığı görüşünü nasıl
anlamalıyız? Bu ilk Atman kavramları veya benliğin insan psikolojisindeki
merkezi rolünü vurgulayan diğer dil oygunları ile nasıl ters düşer?
7b. Özgür İrade Sorunu: Özfarkındalık kendimin, ne yapmakta olduğumun ve ne
yapabileceğimin ya da yapmam gerektiğinin farkında olduğum anlamına gelir. Bunlar özgür iradenin anahtar
bileşenleridir, davranmayı seçen bir benlik olduğu anlamına gelir. Kendimi bu
yazıyı yazmaya karar verir şekilde deneyimliyorum. Ama bu ne demek? Özfarkındalık
gerçekten de kişinin özbilinçle davranışlarını seçme kapasitesini yaratır mı?
Bu davranışlar özgürce seçiliyor mu (seçilebilir mi)? Pekiyi fiziksel
süreçlerle tanımlanan bir evrende yaşıyorsak bu nasıl mümkün olabilir?
7c. Kişi Olma Sorunu: Normalde bir kişinin bir insan olduğunu söyleriz. Ancak Kişilerin
Davranışı eserinde Peter Ossorio bunun tam doğru olmadığı argümanını ortaya
atar. Ossorio’ya göre, bir kişi özfarkındalığı olan ve davranışlarının düşünsel
sorumluluğunu üzerine alan biridir, ancak insan özel bir tür büyük
maymundur. Bu iki kavramın birbirinden farklı olduğunu anlatmak için
Ossorio birçok bilimkurgu karakterinin kavramsal boyutta kişi olduğunu (Star
Wars’daki Yoda veya Jabba the Hut gibi) ancak bunların insan olmadığını söyler.
Ossorio'nun analizinde aynı zamanda dil ile kişi olma arasındaki özel ilişki
vurgulanırken tam olarak kişi olan örneklerin anlatımsal farkındalığı ve
davranışlarını sahiplenme hissi olduğu anlatılır.
7d. Garip Özfarkındalık Döngüsü Sorunu: Horgan
“Ben, benim,” dediğinde garip birşey oldu. Bunu öykülediğinde Horgan’ın,
durumunu kavrayışı değişti. Dolayısıyla kendini garip bir döngünün içinde,
anlatımsal davranışının sebebi ve sonucu karmakarışık olmuş bir halde buldu.
Bilişsel Bilimci/Felsefeci Douglas Hofstader garip bir döngü olmanın
dinamiklerini incelemiştir. Bence garip döngü, çift yorum problemi ve Sartre’ın
insan özgürlüğünün doğası ve gerçekler ile değerlerin birleşimine dair
analizleri gibi daha geniş konulara da uyarlanabilir. Sonuç olarak, sebepler ve
sonuçlar, ya da birşeyi açıklamak ve onu etkilemek arasındaki ilişki açısından
karmaşık sonuçlara varılabilir.
Gregg Henriques, Ph.D.
(*) Çeviren: Meltem Bilikmen
İlki Herkese Bilim Teknoloji Dergisi'nin 14 Aralık 2018 tarihli 142. sayısında olmak üzere bir yazı serisi olarak yayınlanmıştır. KDP Bloğunda üç ayrı bölüm olarak yer verilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder