Bilince Dair 10 Sorun
Bilinç kavramını ele alırken bunlar göz ardı edilmemeli.
(8.-10. Sorun)
Son olarak, bilincin kavramsal analizleri ile yakından ilişkili en az üç
sorun daha vardır. Bunlar, zihin, davranış ve ahlak sorunlarıdır.
8. Zihin Sorunu: Bu, zihnin nasıl tanımlandığı, bilinçle ilişkisi
ile ilgilidir, yani dil oyunu problemi yine devreye girer. Tanımlama meselesi
yanında ikinci bir mesele daha vardır: bilincin doğasına hiç değinmeden zihne
bilişsel-fonksiyonel bir açıdan yaklaşmanın mümkün olması. Bilişsel fonksiyonel
bakış açısına göre, direkt davranışlar sinir sisteminin bilgi işleme
kapasitesinden ortaya çıkar. Zihnin fonksiyonel-bilişsel kavrayışında öznellik
meselesine değinilmesi gerekmez. Örneğin Steven Pinker’in eseri “Zihin
Nasıl Çalışır” (How the Mind Works) zihne bilişsel fonksiyonel bir bakış
açısıyla yaklaşıyor ama deneyimsel bilinç konusuna hiç girmiyor, yazarın
kendinin de kabul ettiği gibi. Benzer şekilde, bilgisayar satranç programı Deep
Blue veya Jeopardy oynayan bilgisayar Watson’u tamamen fonksiyonalist veya
bilgi işleme açısından ele alabilir, onlara herhangi bir deneyimleme
atfetmeyebiliriz. Sonuç olarak, zihin, özellikle de eğer
bilişsel-fonksiyonalist bir konumdan ele alınırsa bilinçten çok farklı şekilde
anlaşılabilir. Öyleyse bilincin tam bir analizini yapabilmek için zihin ve
sinir sisteminin bir tür bilgi işleme sistemi olarak analizini dahil eden bir
çerçeve kurmak gereklidir.
9. Davranış Sorunu: Bu, davranışın bilinçle ilişkili
olarak nasıl tanımlandığıyla ilgilidir. Şöyle düşünelim: B. F. Skinner gibi radikal davranışçılar
öznel bilinçliliği davranış üzerinden tanımlar. Bir diş ağrısı gibi deneyimsel
olaylar Skinner’cılar tarafından “gizli davranış” olarak adlandırılır. Aynı
şekilde, meydana gelmekte olan olayların anlatımı, ortamdaki olasılıkların yol
açtığı sözel davranışlar olarak değerlendirilir. Her ne kadar ben radikal
davranışçı görüşü eleştirsem de, bu bakış açısının göz ardı edilen başka bir
sorunu vurguladığını kabul etmeliyim. Bilinci etkili bir şekilde haritalandırabilmemiz için davranış kavramını ele almalı ve
konuyla ilgisini iyi anlamalıyız.
10. Ahlak Sorunu: Sam Harris, kitabı Ahlakın Coğrafyası (The
Moral Landscape)’nda güçlü bir iddiayla karşımıza çıkar: Deneyimsel
bilinçlilik (Harris buna duygunluk der) ahlaki sorunlar, değerler ve kararlarla
ilişkili temel bir unsurdur. Yani, ahlakın temeli duygun yaratıkların iyi olma
durumu ile ilişkilidir. Bu analize ister katılın ister katılmayın, burada
deneyimsel bilinç vurgulanmakta, haz ve acı hissetme yetisi ile ahlak kavramı
arasında da derin bir bağ kurulmaktadır. Hiç acı, mutluluk ya da benzeri
durumlar olmasa, ahlak kavramı da yok olur. Ayrıca, bir görüşe göre insanları
yaptıkları davranışlardan ahlaki olarak sorumlu tutmakta haklı olabilmek için,
insanların, gösterdikleri davranış dışında bir davranış sergilemekte özgür
olması gerekir. Bir başka deyişle, davranışlarını özgürce seçebilmeleri
gerekir. Bu da şu anlama gelir: öz-bilinç (ve kişi olma ve özgür irade) kavramı
ahlak teorisi ile yakından ilişkilidir.
Horgan’ın kitabının da gösterdiği gibi, bilinç kaygan ve karmaşık bir
oluşumdur, birçok farklı kavramsal sorunla da ilişkilidir. Benim umudum,
üzerinde durmamız gerekli sorunları daha net bir şekilde görüp zorlukları
çözmeye blogumun katkıda bulunmasıdır. İyi bir dil oyunu bu meseleleri
çözmemize yardımcı olabilir. Benim kitabımın da amacı tüm bu konularla başa
çıkabilecek bir dil oyunu olduğunu göstermek ve psikolojinin daha anlaşılır bir
bilim haline gelmesine ortam hazırlamaktır.
Gregg Henriques, Ph.D.
(*) Çeviren: Meltem Bilikmen
İlki Herkese Bilim Teknoloji Dergisi'nin 14 Aralık 2018 tarihli 142. sayısında olmak üzere bir yazı serisi olarak yayınlanmıştır. KDP Bloğunda üç ayrı bölüm olarak yer verilecektir.