9 Kasım 2017 Perşembe

Holistik Büyük Resim (Erdoğan Merdemert, 9 Kasım 2017)


Holistik Büyük Resim

Şimdi bulunduğumuz yerden milyonlarca ışık yılı uzakta, evrenin derinliklerinde bir süpernova patlaması, sonra o sonsuz boşluğa yayılan gaz ve toz bulutları. Orada ilk anda olan, son derece güçlü bir kütleçekimi ve ona karşı koyan bir süper patlama olgusu, çok az element, çok yüksek sıcaklık ve hepsi bu kadar. Bu gaz ve toz bulutları, gezegenimsi bulutsular olduklarında ise işte dünyada her şeyin başlangıcı olan süreç. 

Gaz ve toz bulutlarının uzay boşluğunda spontane olarak kümeleşmesi, sonra bu raslantısal kümelerin kütle çekimi ile sıkışarak ve ısınarak yıldız denen katı veya gaz kütlelerini oluşturması. Karl Sagan' ın yıldız tozundan yapılmışız sözünün de gerçek değeri. Böyle yıldız tozlarının, içinde beni ya da daha geniş anlamda “ben” barındırması da bir rastgele uzay zaman süreci mi yoksa zaten potansiyel olanın belirli bir plana göre edimsel olma süreci mi? 

Büyük resme bakıldığında, soğuyan ve sonunda ölecek olan evren modeline göre, tamamen rastgele bir uzay zaman etkinliği; yaşayan, yaşamış olan ve içinde bulunduğumuz ana göre yaşayacak olan değersiz varlıkların uzay boşluğundaki anlamsız dans gösterisi, kaydı yok sadece tek bir oyun, tek bir gösteri. 

Paralel evrenler masalsı bir rüya olabilir, sayılarının çok olmasının pek bir anlamı da yok, yani bir öteki dünya gerçeğini yansıtmaktan çok uzaktalar, o zaman diğer sorunun cevabı önemini tamamen yitiriyor yani potansiyel olan “ben” in belirli bir plana göre edimsel olması ile ilgili soru. Bu soruya özsel olarak Tanrı düşüncesi olmadan cevap vermenin olasılığı bulunmuyor, öyle bir tasarım olgusu ki, bütün bilimlerin her birinin inceden inceye hatasız bir düzende önceden tasarımlanmış olması, var olan her üç boyutlu (evrende bir ve iki boyutlu nesne yoktur) nesnenin ve bu nesnelerin kimyasal, elektriksel, biyolojik ve atom altı alanlarının ve kendilerinin birbiriyle çatışmaya girmeden düzen içinde işlemesi, fizik kurallarının hiçbir kaos durumunda çözümsüz kalmaması gerekiyor, ve zaten de böyle. 

Kendinde-evrende sayılar yok, matematik de yok, elementlerin üzerinde sembolleri yazılı değil bu nedenle kimya da yok, standart model de yok, geometrik yörüngeler ve onlara ait şekiller, üzerinde çalışılarak bilgisayarlarda oluşturulmadığından, yine kendinde-evrende geometri de yok. 

Peki böyle bir düzen, bütün  bilimleri, disiplinleri ve tüm bunlara ait parametreleri ve sembolleri, sayıları, ileri matematiği, ölçüm birimlerini içermeden bu kadar hassas nasıl işlemektedir ve bizler bu karmaşıklığın içinde nasıl “ben” kazanabilmiş olabiliriz ve buna niçin gerek vardır, bizler bir gezegen üzerine öylesine fırlatılıp, öylece kaderine bırakılan olarak ve içinde kaygı barındıran varlıklar olarak var olanlar mıyız? Tüm bunların bir zihnin halusinasyonları veya holografik bir ışık gösterisi olmadığını biliyoruz ama hepsi bu kadar.

Erdoğan Merdemert (9 Kasım 2017)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder