Holistik Büyük Resim
Şimdi bulunduğumuz yerden milyonlarca ışık
yılı uzakta, evrenin derinliklerinde bir süpernova patlaması, sonra o sonsuz
boşluğa yayılan gaz ve toz bulutları. Orada ilk anda olan, son derece güçlü bir
kütleçekimi ve ona karşı koyan bir süper patlama olgusu, çok az element, çok
yüksek sıcaklık ve hepsi bu kadar. Bu gaz ve toz bulutları, gezegenimsi
bulutsular olduklarında ise işte dünyada her şeyin başlangıcı olan süreç.
Gaz
ve toz bulutlarının uzay boşluğunda spontane olarak kümeleşmesi, sonra bu
raslantısal kümelerin kütle çekimi ile sıkışarak ve ısınarak yıldız denen katı
veya gaz kütlelerini oluşturması. Karl Sagan' ın yıldız tozundan yapılmışız
sözünün de gerçek değeri. Böyle yıldız tozlarının, içinde beni ya da daha geniş
anlamda “ben” barındırması da bir rastgele uzay zaman süreci mi yoksa zaten
potansiyel olanın belirli bir plana göre edimsel olma süreci mi?
Büyük resme
bakıldığında, soğuyan ve sonunda ölecek olan evren modeline göre, tamamen
rastgele bir uzay zaman etkinliği; yaşayan, yaşamış olan ve içinde bulunduğumuz
ana göre yaşayacak olan değersiz varlıkların uzay boşluğundaki anlamsız dans
gösterisi, kaydı yok sadece tek bir oyun, tek bir gösteri.
Paralel evrenler
masalsı bir rüya olabilir, sayılarının çok olmasının pek bir anlamı da yok,
yani bir öteki dünya gerçeğini yansıtmaktan çok uzaktalar, o zaman diğer
sorunun cevabı önemini tamamen yitiriyor yani potansiyel olan “ben” in belirli
bir plana göre edimsel olması ile ilgili soru. Bu soruya özsel olarak Tanrı
düşüncesi olmadan cevap vermenin olasılığı bulunmuyor, öyle bir tasarım olgusu
ki, bütün bilimlerin her birinin inceden inceye hatasız bir düzende önceden
tasarımlanmış olması, var olan her üç boyutlu (evrende bir ve iki boyutlu nesne
yoktur) nesnenin ve bu nesnelerin kimyasal, elektriksel, biyolojik ve atom altı
alanlarının ve kendilerinin birbiriyle çatışmaya girmeden düzen içinde
işlemesi, fizik kurallarının hiçbir kaos durumunda çözümsüz kalmaması
gerekiyor, ve zaten de böyle.
Kendinde-evrende sayılar yok, matematik de yok,
elementlerin üzerinde sembolleri yazılı değil bu nedenle kimya da yok, standart
model de yok, geometrik yörüngeler ve onlara ait şekiller, üzerinde çalışılarak
bilgisayarlarda oluşturulmadığından, yine kendinde-evrende geometri de yok.
Peki böyle bir düzen, bütün bilimleri,
disiplinleri ve tüm bunlara ait parametreleri ve sembolleri, sayıları, ileri
matematiği, ölçüm birimlerini içermeden bu kadar hassas nasıl işlemektedir ve
bizler bu karmaşıklığın içinde nasıl “ben” kazanabilmiş olabiliriz ve buna
niçin gerek vardır, bizler bir gezegen üzerine öylesine fırlatılıp, öylece
kaderine bırakılan olarak ve içinde kaygı barındıran varlıklar olarak var
olanlar mıyız? Tüm bunların bir zihnin halusinasyonları veya holografik bir
ışık gösterisi olmadığını biliyoruz ama hepsi bu kadar.
Erdoğan Merdemert (9 Kasım 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder