1 Kasım 2013 Cuma

Bütün Kavramının İki Anlamı (Mustafa Özcan, 1 Kasım 2013)



Bütün Kavramının İki Anlamı


HolistikYunanca’da bütün, her şey, tüm veya toplam anlamına gelen holos kökünden türeyerek Batı dillerinin pek çoğunda bu şekli alıp Türkçeye bazı yazarlarca bütüncül diye aktarılmış bir sözcüktür. Oysa benim bu sözcüğü Latince şeklinin yanı sıra bütünsel diye karşılamakta ısrarcı olduğumu yazılarıma aşina olanların çoğu biliyordur sanırım.

Şimdi bütün kavramının diğer dillerdeki anlam ayrışması sonucu oluşmuş iki anlamsal boyutunun Türkçe için de geçerli olduğunu göstererek bütünsel şeklindeki kullanımımın da haklılığını ortaya koymak istiyorum.  

Bütüncül nitelemesini benimsemekten kaçınmamın nedeni bu sözcüğün Avrupa dillerinde  Latince kökenli bir sözcük olan “total”in karşılığı olarak da kullanılıyor olmasıdır. Çünkü total, “basit aritmetik toplamı” ifade eden bir sözcük olarak tarafımdan bütün kavramının özel durumunu göstermekte olan anlamı açıklamakta yetersiz kalmaktadır. İki sözcük de her çeşit toplanma veya toplulaşma olgusunda ortaya çıkan bütünü temsil eden son durumu anlatmayı, yani bütün kavramını göstermeyi amaçlamaktadır. Ancak bildiğim kadarı ile neredeyse Avrupa dillerinin hepsinde toplulaşma olgusunun sonuçları iki ayrı gerçeklik olarak belirdiği düşünüldüğünden ortaya çıkan iki ayrı anlam iki ayrı şekilde ifade edilmektedir. Yani bu dillerde iki farklı “bütün olma” durumunu anlatan bütün kavramı için iki farklı sözel-anlamsal gösterge kullanılmaktadır.

Belirtmek gerekirse, total bütün, parçaların ‘basit aritmetik toplam’ını anlatmak için kullanılmakta iken holistik bütün parçaların toplamı sırasında beliren bir fazlayı da içermekte olan ‘aritmetik olmayan, sinerjik toplam’ı anlatan ifadedir. Burada kullandığım sinerji sözcüğü en çok bilinen açıklama şekli ile yaşamın bazı hallerinde iki artı ikinin basit aritmetik toplam olan dört yerine işlem sırasında fazladan beliren “bir” nedeni ile beş ettiğinin mecazi olarak basitçe ifadesinde başvurulmakta olan bir terimdir.

Bu anlatımın Yunan filozofu Aristo tarafından toplu hale gelme sonucunda böyle fazladan bir oluşum ile yaratıcı nitelik kazanan doğal yaşantı süreçlerini ifade etmek için benimsendiğini bir kez daha anımsatmakta yarar görüyorum.

Öte yandan konuya sistembilimsel görüngeden bakıldığında bütüncül (total) sözcüğü ile agrega tipi bir yapının, yani içerilmekte olan bileşenlerin arasında ilişkileri olmayan bir yapının temsil edildiği görülürken, bütünsel (holistik) ile sistemik (dizgesel) bir bütün, yani bileşenler arası ilişkileri olan bir yapı anlatılmaktadır. Başka bir deyişle total sözcüğünün temsil ettiği yapı bir sistem değilken, holistik yapınınki bir sistem (dizge) olmaktadır.

Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzerine dıştan yekpare görünen bütünlük olgusu ve bütün kavramı içsellik yönüyle incelendiğinde iki ayrı anlam gösteren iki ayrı içsel yapının varlığını ortaya çıkarmaktadır: Biri agrega, öteki ise dizgedir.

Yazınsal dünyada durumu eğretileyen kıyaslayıcı özsel bir örnek deyiş bulmak gerekirse, iki büyük bilge Mevlana ve Yunus’un -sırasıyla- dediği gibi “ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” ile “ete kemiğe büründüm Yunus gibi göründüm” özsözlerinden hangisinin daha yerinde bir mantığa iye olduğuna karar vermek gerekir. Takdiri okurun görüşüne bırakıyorum.

Mustafa Özcan (1 Kasım 2013)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder