Holistik
Bilim için Kırk Deneme (II)
KDP Bloğu’nda geçen Mayıs Ayı’nda yayımlanmış olan yazı bu başlıklı
üçlemenin ilkiydi.
Bu denli bir gecikmemin biraz da kasten olduğunu söyleyeyim. Çünkü holistik
bilim önümüzdeki KDP Sonbahar Paneli için işlenecek konu başlığı olarak o yazı
yayımlandıktan sonra seçildi. Böyle olunca da son iki yazıyı o tarihe yakın ve
sonrası bir zamana bırakmanın çok uygun bir tercih olacağını düşündüm.
İlki’nde de belirttiğim gibi şimdiye dek KDP Bloğu’nda yayımlanmış 40 Deneme’nin toparlayıcı bir
tamamlayıcısı olmasını düşündüğüm bu üçlü yazı dizisinin ilkinde, canlılık
kuramını temsil eden olarak gördüğüm evrim
ve ekoloji ile cansızlık kuramını temsil eden olarak gördüğüm kaos ve karmaşıklığı holistik bilimin
iki ana kuramsal üst bilgi ulamı olarak benimsemiş idim.
Ancak bu iki meta (üst) bilgi kümesinin daha üstünde onları bir arada
tutan kritik, daha aşkın ve soyut bir bilgi kümesinin ne olduğu konusunu açıklamamıştım. Bu
denemede söz konusu sorunun cevabını veriyorum.
Daha önceki denemelerimi istekle izleyen dostlarım nereye varacağımı
anlamışlardır sanırım: Holistik Bilim.
Ama ayrıca bazı okuyucularım için cevabın hiç de sürpriz olmadığını da
biliyorum.
Bu arada hemen belirteyim; bilim sözcüğünü büyük harfle başlatmam,
sözcüğü “genel” anlamı değil de, buradaki özel durumu ifade eden bir gösterge
olarak “özel” anlamını vurgulamak isteyişim nedeniyle oldu. Yani böylece,
“holistiyoloji” deyip Latince kökenli yeni fiktif (kurmaca; rasyonel olarak
uydurulmuş olan anlamında) bir sözcük kullanmak yerine kulağa daha tanıdık
gelen ve “holistik bilim” kavramının bu özel hali için kullandığımı vurgulamış
oldum.
Bu terimin, neredeyse on yılı aşkın bir süredir, KDP toplantılarında
zikredilmesi gerekli bir amentü haline geldiğini CST-Seminerleri’nin müdavimi
dostlar yakinen bilmektedir.
CST-Seminerleri’nde işlenen konuların şöyle veya böyle olan bir yoldan,
şu veya bu düzey üzerinde bu kavram ile bağlantılı, ilişkili veya ilintili olduğunu
ve/ veya olabileceğini artık KDP Topluluğu değerli müdavim üyelerinin farkında
olmanın ötesinde “derinden” anlamış olduklarını sanıyorum.
Şimdiye dek 500 çevresindeki seminer gününde ve de 40’ı aşan denemede
holistik bilimin genel kavramları, öğeleri, ilkeleri, çerçevesi, yöntemleri,
kapsamı ve amacı gibi konulara değinerek bu “en yeni üst disipliner soyut bilgi
alanı”nın tanınmasına katkı sağlamayı istedim.
Ama her yeni konunun tanınmasında olduğu gibi bu alan için de
zorlukların mevcut olduğunu, burası için çok etkin bir şekilde faaliyet
bulunduğunu, hatta bunu “var gücü” düzeyinde yapmakta olduğunu geç de olsa hayretle
fark ettiğimi belirtmeliyim.
Biraz irdeleyici bir tarz ile düşündüğümde konunun önce soyutluğu nedeni
ile anlaşılmasından gelen zorluk düzeyi nedeni ile anlatımda çok güçlük
çıkardığını söylemek isterim.
Hele hele, İngiliz Toplumu'nun
faydacı, Amerikalıların pragmatist olduğu bir dünyada bizim ise
tam olarak “otantist” olduğumuz
şeklinde bir genelleme yaparsak ‘Müslüman mahallesinde salyangoz satma’ işine bulaşmış
olduğum şeklindeki saptamam herhalde yanlış olmaz.
Ama tüm bu zorluklara karşın holistik bilim ile ilgili söylem ve tanıtım
eylemimden geri durmadım, durmuyorum, durmayacağım da değerli okurlarım.
Yurdumuzda ilk kez holistik bilim konusunu konferans düzeyinde ele alan
KDP Sonbahar Paneli sonrasındaki yazımı, bu üçlemenin toparlayıcı son denemesi
mahiyeti ile toplantıda oluşan yeni görüşler doğrultusunda kaleme alacağım…
Mustafa Özcan (18 Eylül
2013)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder