Neuronal System ve özbilinç
Neuron bilimine ilgi duyduğumdan bu yana hayata ve dünyaya bakışım değişti, bu boşuna söylenmiş bir şey değil, bunu yapmadan böyle bir şeyi anlamanın başka bir yolu da yok. Kafamın içinde olan biteni bilmek benim için çok önemli, bunu yapan gri renkli yumuşak soğuk kitleyi tanımak da öyle, ama asıl önemli olan bunun hem kapalı hem de açık bir sistem olması. İsmi sistem olarak verili hiç birşey böyle tam anlamındaki doğal bir dizgeyi ifade etmiyor. Yukarıdaki sistemin modülleri, garip bir biçimde bu sistemin bütünselliğini tamamlamaya değil ama doğrusal olarak yanlızca kendi görevlerini yapmaya eğilimli. Bu durumda bu modüllerin kendi alanlarına tam olarak hakim olmaları gerekir ama o zaman da gerçek anlamda bir bütünsellik oluşmayacaktır. Modüllerin bu ilgisiz bağımsızlığı saltık olarak mümkün olmadığından ne kendi alanlarını ne de bütünselliği ifade edebilirler. Bu sofistike bir yaklaşım değildir, yanlızca böyle bir sistemin bu şekilde bir özelliği vardır. Bütünsellik modüllerin toplamını kapsar ama modüllerin toplamı bütünselliği oluşturmaz.Şimdi hemen buradaki etkenin (katalizör) sinerji olduğu akla gelecektir ama bu da eksik olur.Eksik olan şey ancak yansıyan bir şey olabilir ki bu da sadece yansıtanda varlık bulabilir, işte bu varoluş’tur ama bu varoluş, varoluşçuların fırlatılmış zavallı varlığı değil gerçek yansıyan “özbilinçtir”.
Doğada varlık bulan kimyasal beyin varlığı ise doğal bilinç alanında aşağıdaki özellikleri taşır:
A-Bir yapı sistemi olarak:
1-Bu yapı, kendi üzerine katlanmış çok sayıda yöntem tabakalarından oluşmuş ve en içte bir badem çekirdeği var.
2-Böyle bir oluşumun ilk önce kararlı olduğu varsayılsa da ona her yönden bakıldığında o kadar da kararlı ve stabil olmadığı açıkça anlaşılıyor.
3-Onun karmaşık yapısının kimyasal, biyolojik ve anatomik entegrasyon’ları onun kapasitesi ile ölçekli değil.
4-Böyle bir sistemin yanlışlanabilir olması akıl/mantık boyutlu uygulamalar alanına girmiyor.
5-Varlığını sinerji ile tamamlayan bu sistemin bütünlüğü, yapısöküm yönteminin bilimsel uygulama ve araştırma alanına uygunluk göstermiyor.
B-Psikolojik bir süreç olarak:
1-Hep distorsiyona meyilli, oldukça hassas dengede bir duruş hali var.Bundan dolayı zihinsel aktivitesi doğallığını değil ama çoğu zaman tehlikeli soyutlamalar şeklindeki faaliyetlerini temsil ediyor.
2-Tarihin ve geleceğin hiçbir döneminde ütopya (Thomas More) için uygun olmadı ve olmayacak.
3-“ben” ağırlıklı yapısının “ağırlık” etkisi ile bozulmuş olan dengesinin düzeltilmesi temel mantık şartı olarak hiçbir zaman kabul edilmeyecek.
4-Bu sisteme yüklenen psikolojik arızalar, onun geri besleme mekanizmasını ilaç ve terapi ile bulanıklaştırırarak tedavi edilemeyecek.
5-Gerçekte böyle bir sistemde ruh çatkısı, yanlızca canlılık anlamında olgusal bir örüntü olarak bulunuyor.
6-Sistemin bir kimyasal dengesi ve bir de mantık doğrultmacı var, bunların birbirlerine geçişleri ruhsallık anlamındaki çelişki olarak koyuluyor.
Erdoğan Merdemert
29 kasım 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder