“Aydabir Deneme Yazısı” diye yaftaladığım deneme yazıları dizisinin ikincisinde, ilkinde belirttiğim gibi dünya görüşü sözcüğünü ve bu kavramın anlamını irdelemek istiyorum.
Kavram ilk kez 1799 da Alman dilinde görüldüğünden diğer dillere de olasıdır ki bu dilden yapılan çeviriler sonucu geçmiştir. Hatta Almanca yazılışı karşılığının yanı sıra İngilizcede hala kullanılagelmektedir. Sözcüğün genelliğinden kaynaklanan önemine bakarak Türkçede ilk ne zaman kullanıldığının bulunması nınTürk dil çalışmaları için yeni bir ödev olmayı hak ettiği rahatlıkla söylenebilir.
Kelimeyi yeni bir kavram olarak ilk kullanan bir Alman romantiği olan Friedrich Ernst Daniel Schleiermacher’dir. Schleiermacher soyadı “peçe yapımcısı” anlamına geliyor; adamın soyunda vaktiyle tesettür işiyle meşgul olmuş birilerinin olduğunu espri kabilinden de olsa belirteyim. Soyadının anlamından ötürü adam insana ilk anda bağnaz biriymiş gibi geliyor.
Ama durun, ilginçtir ki gerçekte meslekten protestan bir teolog olan bu kişinin ahirete yönelik göksel görüşler yerine yersel liği temsil eden dünyevilikle ilgili düşünceler dizgesine bütüncül bir anlam kazandırmak için yeni bir kavram oluşturması ismiyle “na-müsemma” olmuş bir durumdur diyor ve ekliyorum: Aslında kendisi 18. Yüzyılda evanjeliklerden ayrılmış ve uçta bir yer tutan zionit (son derece protest siyonist eğilimli bir grup olsa gerekir) adıyla bilinen bir mezhep grubuna dahildir. Bu da O’na dogmatik-pozitivist dinbilimsel anlayıştan uzaklaşması için yeterli bir zemin hazırlamış olsa gerekir. Böylece zaman içinde “rönesans adamı-teolog” diye nitelendirebileceğimiz melez bir entelektüelliğe ulaşmış olması bundandır desek yanlış olmaz.
Bu da gösteriyor ki kavramlar insanoğlunun “natura ve nurtura”sının ortak üretimi olan özkültürünün bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. Schleiermacher’in iki zıt yönde sahip olduğu bu kültürel geçmiş O’na çok geniş boyutlu kavramlardan biri olan dünya görüşü terimini yaratmasına olanak sağlamış olmalı.
Dünya görüşü kavramı için ‘doğa, toplum ve insanın değer ilkelerinin bütüncül biçimde sistematikleştirilmiş temsilidir’ diyerek tek tümcelik bir tanım yapabiliriz.
Yapılan her tanım gibi bu da pek çok anlam ögesini dışarıda bırakacak bir sınırlandırmadır sanırım. Öte yandan daha geniş tutulan bir tanımlama girişiminde ise anlam çemberinin çapını artırsak bile gene de dışarıda bir şeyler kalacaktır. Ayrıca genişleme genelleşmeyle koşut olduğundan terimin özel durumlara yönelik tek tek kullanımlarını zora sokacaktır. Bu durumda doğru tanım nasıl olmalıdır noktasına geliyoruz ve her şeyden önce tanımın tanımının yapılması gerektiğini anlıyoruz.
Tanımlamanın tanımı: Bir kavramın özgül dilsel kullanım yararını azamileştirmek için “ufuklara” kadar varabilen anlam ögeleri kümesinden istenen öncelikli anlam ögelerini içeriye alacak, ancak istenmeyenleri, safrayı ise dışta bırakacak şekilde bir “çembersel” sınırlandırma oluşturmaktır. Tanımlar, eski deyişle, efradını cami, ağyarını mani olmalı; yani tanım müdahil ögelerin hem eksiksiz, artıksız toplayıcısı hem de yabancı olanların dışta bırakanı, engelleyicisi olmalıdır.
Tanımın bu tanımını göz önünde tutarak dünya görüşü kavramına geri dönelim. Kavramın kapsamı üç epistemik etkinlik alanını temsil eden doğa, toplum ve insan ögeleri kümesini anlattığı bu tek tümcelik tanımda açıkca belirgindir. Ayrıca dünya görüşünün sözkonusu etkinlik alanlarında gerçekleştirilecek değer ilkeleri uygulanmasında ortak anlam yaratan bir işleve sahip olduğu da vurgulanmıştır. Başka bir deyişle kavramın içleminin her üç etkinlik ulamı için de ortak değer yaratıcı bir niteliğe sahip olduğu ‘bütüncül sistematikleştirme’ifadesi ile tanımda yer almıştır. Yani kavram bu tanımla her üç alandaki değer ilkeleri için genel bir ölçüt olma iddiasını taşımaktadır.
Ayrıca, kılgısal olan durumlar, yani kavramın pratikteki uygulanma sonuçlarıyla ilgili olan halleri için tanımda açık sözel bir anlatım yoksa da, değer ilkelerinin kaçınılmaz olarak pratiğe yönelik kullanım durumları olacağının zımnen kabulü ile bu durum örtük bir şekilde de olsa tanımda içerilmiş olmaktadır.
Yapılan tüm bu değerlendirmelerden anlaşılacağı gibi her üst kavram gibi dünya görüşü kavramı da hem teorik hem de pratik karakterdeki kullanıma uygun bir nitelik sergiliyor. Ayrıca dünya görüşü kavramı fiziksel, psişik ve toplumsal etkileşim alanlarındaki bilgilenim süreçlerinin denetimi için başvurulacak temel bir ölçüt olma özelliğine de sahip bulunmaktadır.
Mustafa Özcan/25 Nisan 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder