16 Ağustos 2023 Çarşamba

Toplumsal Belek (1) (Yavuz Özler)

Toplumsal Bellek (1)

Bellek, Türk Dil Kurumu’na göre yaşananları, öğrenilen konuları ve bu konuların geçmişle olan bağlantılarını saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin, Bilgisayarda ise değişmeyen verileri toplayan bölüm. Bu tarifle belleğin, geçmişten gelen birikimlerin aktarılmasıyla oluştuğu ve gelecekle arasında köprü kuran, şimdiki yerdir.

Başlıkta yer alan kelime olan toplum’un ne olduğu konusu üzerinde burada durulmayacaktır. Toplumsal bellek öncelikle zihnimizde, yazısız – yazılı hukuk – etik kuralları, dil’leri, yaşam biçimleri,  gelenek – görenekleri ve bazı değerleriyle bir kültür kavramı olarak kendini gösterir. Kültür ve toplumu, birbirinden ayırarak düşünmek anlamlı olmaz. İnsanın yaşadığı olaylar, aldığı kararlar ve eylemlerle üzerinde kalan izlerin, sonradan, gerektiğinde hatırlanmak üzere, bilinçli olarak arşivlendiği yerdir Bellek.       

Zayıf, eski, önemi kalmadı, o eskidendi gibi yakıştırmalarla, başına hep eklenilen yeni Türkiye’ deki gibi yeni kelimesini eklemekle, çok istenen, geçmişle bağı koparmak gerçekleşmediği gibi, çözüm bekleyen problemler için birikimlere, bütünsel bilgiye ve liyakate gereksinim olmaktadır. Kaldı ki insanı, diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik zihni ve aklı olmasıdır.     

Geçmişle bugün arasında bağlantı kuran yapı, şimdiki zamandır. Geçmişle bağların tamamen koparılmasının mümkün olmadığı, her türlü hesaplaşmanın yapılabilmesi, geleceğe güvenle bakılabilmesi, geleceğin sağlam bir zemin üzerinde olması, sağlıklı bir ortam olması için, geçmişte yapılan her türlü yanlışlara rağmen şeffaf bir topluma ihtiyaç olacaktır.    

İnsana sürekli olarak vaat edilen haz ve mutluluğu bulamayan insan, geçmişiyle bağ kurmaya çalışır ve içinde bulunduğu teknolojiye bağlı olarak üç veya daha fazla kuşak ötesine ulaşmaya çalışır.     

Kitle iletişim araçlarının, yaşamımızın her anında boy göstermesi, tarihin - geçmişin öğrenilmesinde - alınacak kesitlerdeki ideolojilerin arkasında hangi çarkların dönüğünün farkına bile varmayacak, beleklerin çeşitli manüplasyonlara hedef olması riskini de birlikte yaşayacaktır.         .  . .      

Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki köprüdür. Kimliğin oluşmasında, insanın zamanda kök salmasında, insanın varoluşunda, özel bir yer tutar. Toplumsal bir varlık olan insan, bir yanda kendi yarattığı değerleri sürdürmeyi, diğer tarafta birlikte yaşamanın güçlüklerini aşmaya çalışmıştır. İnsanın, doğa ve bilinmezlerle ortaya çıkan, var olmanın gereği olan kültürel davranışlar, gelecek kuşaklara aktarılmaya çalışılmıştır. Belleğin devreye girmesi, simgesel olarak geleceğe yazılan bir mektup niteliğindedir. Aktarılan birikimler toplumu bir arada tutacak harçtır. Toplumsal bellek bireysel hafızalarla birlikte, hafıza oluşturan öğe ve mekânlara da dayanır. Hafıza kavramının yaşadığı yükseliş, hafızanın baş kaldırışı gibi parolalarla nitelenen dönem, 1980 lerin kültürel, sosyal, ve ekonomik ortamının sonucudur. Güney Afrika’daki ırkçı rejimin çökmesi, Sovyetler Birliğinin dağılması, Güney Amerika’da askeri diktatörlüklerin çözülmesi, toplumların geçmişleriyle hesaplaşması ve bir değişim sürecine girmelerinin anlatımıydı.  

Huyssen ‘’Bu durum belleğe ilişkin saplantılarımızın, bir tepki oluşturmasıdır’’. Artık bellek, tüketimin, demir parmaklıklı düzenin bir yadsınması değil, kapitalist düzene karşı yaşamsal ve güç veren bir panzehirdir.       

Hafızanın yükselişi, bir manada, modernleşmenin yarattığı hıza karşı, bireylerin tutunma ve mücadelesidir. Toplumda oluşan boşluklar, geçmiş ile doldurulmaya çalışılır, geçmişin gittikçe kaybolan temsili, şimdiye bağlama çabasıdır.

Yavuz Özler



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder