Dilbilimcilerin Dil İle İlgili Görüşleri (*)
Ferdinand de Saussure
Dil bir kâğıda da benzetilebilir: Düşünce kâğıdın ön yüzü, ses ise arka
yüzüdür. Kâğıdın ön yüzünü kestiniz mi, ister istemez arka yüzünü de kesmiş
olursunuz. Dilde de durum aynı: Ne ses düşünceden ayrılabilir, ne de düşünce
sesten. (Ferdinand de Saussure (1980) Genel Dilbilim Dersleri I,
TDK, Yayınları, Ankara, s.105).
Dil, bir toplumun üyelerinin etkin konuşmalarıyla doldurulan bir
veritabanıdır. [Aynı zamanda] her beyinde potansiyel olarak var olan ya da
bireylerin bir grubunun beyninde daha özel olarak bulunan bir dil bilgisel
sistemdir. Dil, herhangi bir konuşucu tarafından tamamlanmamıştır, aksine kesin
biçimde ortak (kollektif) olarak vardır.
Edward Sapir
"Dil, yalnızca insana özgü olan; düşüncelerin, duyguların ve
isteklerin, istençle (irade göstererek) üretilmiş semboller kullanarak iletilmesini
sağlayan ve içgüdüsel olmayan bir yöntemdir.”
"Dil, öncelikle kültürel ya da sosyal bir üründür ve öyle
anlaşılmalıdır."
Noam Chomsky
"Bir dil, her biri sonlu uzunlukta ve sonlu bir üyeler kümesinde
oluşturulan (sonlu ya da sonsuz) cümleler kümesidir."
"Dil yetisi insanlara özgü bir yetidir. Tüm insanlarda var olan ve
başkalarında var olmayan, benzersiz, basit girdilerle zengin ve karmaşık
dilleri ortaya çıkartabilen bir yeti. Bu şekilde gelişen dil, bizim ortak
biyolojik doğamız doğrultusunda belirlenmiştir, düşünce ve kavrayışa derin bir
biçimde nüfuz eder ve doğamızın temel bir bölümünü oluşturur." (Noam
Chomsky (2009), Bilgi Sorunları ve Dil-Managua Dersleri, (Çeviren:
Veysi Kılıç), BGST Yayınları, s. 53.)
André Martinet
"Bir dil, insan deneyiminin her toplulukta değişik biçimde, anlamsal
bir içerik ve sessel bir anlatımla donanmış birimler, yani anlambirimler biçiminde
ayrıştırılmasını sağlayan bir bildirişim aracıdır; bu sessel anlatım da, öz
niteliği ve karşılıklı bağıntıları bir dilden öbürüne değişiklik gösteren, her
dilde belli sayıda olan ayırıcı ve ardışık birimler, yani sesbirimler biçiminde
eklemlenir..." (André Martinet (1960), Éléments de Linguistique Génerale,
aktaran: Mehmet Rifat, Sema Rifat (1998), XX. Yüzyılda Dilbilim ve
Göstergebilim Kuramları, Yapı Kredi Yayınları, s. 132.)
Steven Pinker
"Bu kitapta yer alan anlatı, Chomsky'nin derinden etkisinde olacak.
Ancak anlatı kesinlikle ona ait olmayacak, onun söylediklerini aktarmayacağım.
Chomsky, Darwinci doğal seçiciliğin dil organının kökenini açıklayıp
açıklayamayacağıyla ilgili şüpheciliğiyle pekçok okuyucunun aklını karıştırdı.
Ben, tıpkı göz gibi, önemli işlevleri yerine getirmek için
tasarlanan dil organının evrimsel uyum sonucunda ortaya çıktığını düşünüyorum.
Chomsky'nin dilin özelliklerinin doğasıyla ilgili varsayımları sıklıkla
anlaşılması güç formüllerle ifade edilen kelime ve cümlelerin teknik
çözümlemelerine dayanır. Onunla aynı nesilden konuşmacıların tartışmaları
üstünkörüdür ve aşırı idealleştirilmiştir. Onun varsayımlarının çoğunu kabul
etmeme rağmen, sadece zihinle ilgili sonucu pek çok kanıtlarıyla birlikte ikna
edicidir, diye düşünüyorum."
Michael Tomasello
Benim de bir süre takıntı decerecesinde üzerinde durduğum evrimsel süreçler
ile kültürel-tarihsel süreçler arasında süregiden diyalekttiği açıkça
söyleyebiliriz. İnsan iletişimine ve diline dair bu perspektif böylece Chomsky’nin
önermesini baş aşağı çevirir, zira bu perspektife göre insan iletişiminin en
temel veçheleri işbirliğine ve genel olarak toplumsal etkileşime yönelik
biyolojik adaptasyonlardır, dilin daha dilsel, dilbilgisel boyutları ise
kültürel olarak inşa edilir ve tekil dil toplulukları üzerinden aktarılır.
(Michael Tomasello (2017), İnsan İletişiminin Kökenleri, Çeviren: Gürol Koca,
Metis Yayınları, s.22)
"Dünyadaki farklı kültürel grupların çok farklı dil uzlaşım ve
yapılarını uzlaşımsal hale getirdği -ve bazı durumlarda bunları çok farklı
dilbilgisi ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirdiği- ampirik bir olgudur. Bütün
bu farklı dil uzlaşım ve yapılarını klâsik ve modern formel dilbilimdeki bazı
kategoriler içine sığdırmak mümkün, ama bunu yapmak ne kadar uygun, orası pek
belli değil. Yani nasıl ki bütün dilbilimciler, bir zamanlar yaptığımız gibi
bütün Avrupa dillerini Latin grameri içine almanın artık doğru bir şey olmadığı
konusunda hemfikirse, yenilerde keşfettiğimiz 'egzotik' dilleri özne ve dolaylı
nesne, ilgi tümcecikleri vb. klâsik Avrupa grameri kategorisi içinde
değerlendirmenin uygun olmadığı konusunda da bir fikir birliği var. Dil
türlerini inceleyen dilbilim tipologları arasında, bütün dilleri zorla Avrupa
dilleri çatısı altına sıkıştırma eğiliminde olmayanlar, farklı dil
topluluklarının sözcelerini belli bir dilbilgisel yapı içinde kullanmalarını
sağlayan çok sayıda tuhaf araçtan söz eder. (Croft, 2003)" (Michael
Tomasello (2017), İnsan İletişiminin Kökenleri, Çeviren: Gürol Koca, Metis Yayınları,
s.237.)
Jerry Fodor
Chomsky ile Pinker'ın dilin doğasına yönelik görüşlerini aşağıdaki
paragrafta şöyle ayrımlamıştır: "Chomskyan doğacılar ve hesaplamalı
doğacıların [kastedilen Steven Pinker, Henry Plotkin ve onlar gibi düşünenler]
her ikisi de görüşlerini geleneksel felsefi akılcılıktan miras almışlardır.
Ancak [bu kaynağa dayanma] sebepleri birbirinden farklıdır. Chomsky’nin
anlatımı/yorumu (ben öyle diyeceğim) öncelikle bilginin kullanımı ve
kaynaklarıyla ilgili sorulara karşılık bulmaya çalışır, öyle ki akılcı
bilgi felsefesinin [Kartezyen düşünce] bir devamı niteliğindedir. Hesaplamalı
doğacılık ise tam aksine, öncelikle zihinsel süreçlerin
doğasına odaklanmıştır (örneğin düşünmek gibi); öyle ki akılcı
psikoloji geleneğinin bir devamıdır."
______________
(*)http://www.dilbilimi.net/geneldilbilimi.htm
adresinde Dil Bilimi Sitesi’nde Genel Dil Bilimi adı ile
son güncellemesi 26 Eylül 2018 yapılmış olan derlemenin birinci
bölümünde yer alan metinden sadece yabancı düşünürlerden yedisinin düşüncelerini
içeren Türkçe bölümdeki paragraflardan Mustafa Özcan tarafından kısaltılarak
yapılmış bir seçkidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder