Sistemik nedir?
Sistemik (sistem-bilim), bir sözcük olarak, sistemler bilimi anlamını karşılamak üzere 21. Yüzyıl başında genel sistem düşüncesi alanına dahil olmuş, multidisipliner ırası olan bilimsel bir kavramın göstergesidir.
Ama sistem-bilim konusunu dilbilimsel değinmenin ötesinde ele almadan önce, sonunda yeni bir bilime giden bu yola uygun bir sistem tanımı yapmak ve ilişkili olabilecek diğer bazı kavramlara da değinmekte yarar var diye düşünüyorum.
Sistem, dış dünya ve onun olgu, olay ve süreçlerinden kaynaklanıp zihinde yarattığı algılar sonucunda oluşmuş olan bir konunun amacına ulaşım tarzını anlamak üzere onun ilişkisel öğelerinin tutarlı bir analizi bağlamındaki yapısal/işlevsel düzeni ile mevcut çevresi kapsamındaki işleyişinin şematik ve/veya matematiksel bir model (taslam) şeklinde tasarlanmasıdır.
Sistem, düşünceler tarihinin derinliklerinden itibaren şu veya bu şekilde insanoğlunun zihninde belirerek bir kavram olarak ifade edilmiş geniş bir tanımlar topluluğuna iye olmakla birlikte felsefi olarak rasyonel bir temele kavuşmasının Aristo ve Hegel tarafından ele alınması ile olduğu genel kabul gören bir husustur.
Sistem düşüncesinin bilimsel kavram temeline oturtulmasıysa, yani sistemik düşünceye dönüşmesi ise, 1920'lerde C. Lloyd Morgan’ın belirim (emergence) ve Jan Smuts'un bütünsellik (holistic) kavramını tanımladığı seminal çalışmaları başlamıştır. Devamında, 1940'lar ve 1950'lerde Ludwig von Bertalanffy’nin GST, Genel Sistem Teorisi ve Norbert Wiener ile Ross Ashby tarafından geliştirilen sibernetik’e ulaşan sistem düşüncesi, Keneth Boulding’in sistem hiyerarşilerini belirlemesi ve Jay Forrester’ın Sistem Dinamiği simulasyon çalışmaları ile de 1960’larda daha da gelişip sistemiklik düzeyine erişerek kendi baharının ilkini yaşamıştır.
Sonunda gene 1990’larda, Peter Senge’nin sistem yaklaşımını Beşinci Disiplin adlı yapıtı ile gerçek organizasyonel öğrenmenin temel taşı olarak ele alan çalışması ile de ilgi ve yaygınlıkta yeni bir doruğa ulaşan sistem düşüncesi alanı, baharının ikinci dönemini de yaşamıştır denebilir.
Şimdi sistemik yani sistembilimi tüm boyutları ile ele aldığı çalışmada yaptığı bu multidisiplin için yaptığı betimlemenin orijinalini philoreal adlı sitede (*) N. Luhmann tarafından yapılmış tanımını Almancadan Türkçeye aktararak (**) denemeyi tamamlamak istiyorum:
“Sistemik, esasında varoluşumuz ve çok farklı dünya vizyonlarımız arasındaki derin bağıntılar bakımından son derece geniş kapsamlıdır.
Sistemik, şimdiye kadar mevcut sistem teorisi ilkeleri altında olduğuna sanılıp tahmin edilenden ve edilebilenden ve de disiplinler arası bir söylem için sadece “çok dallanmış ve heterojen bir çerçeve” olan ve olabilenden çok daha fazlası olarak tanımlanır.
Sistemik, toplam olarak sadece algımızın önündeki şeylerin bir izdüşümü olmasına karşın mevcut bilimsel disiplinler karşısında bir temele dayanması ve bir model üzerine kurulu olması veya “olabilmesi” nedeni ile de sadece şeyler hakkında bir söylem değil, bilakis anlayışımıza yansımış olan algılarımız karşısında tüm varoluşların heterojen ve HOLİSTİK bir çerçevesidir.
Sistemik, çevremiz ve varoluşsal nedenlerimiz bağlamı ile, sonunda en özgür, hoşgörülü ve etiksel bir varoluş anlayışına yol açan veya açabilen, tüm bilimlerin ve tüm varlıkların holistik temel disiplinidir.”
Mustafa Özcan (21 Ocak 2019)
_______________
(*)http://www.philoreal.de/websystem/_main.php?page=systemtheorie.html (Halen kapsamlı içerik olarak boştur.)
(**)Die Systematik ist wesentlich umfangreicher in Hinsicht auf die tiefen Zusammenhänge unseres Seins und unserer sehr differenten Weltbilder. Die Systematik ist und kann mehr als man gemeinhin bisher unter den bestehenden systemtheoretischen Ansätzen zu vermuten glaubt und sie ist definitiv mehr als nur »ein weitverzweigter und heterogener Rahmen für einen interdisziplinären Diskurs«. Sie ist aufgrund Ihrer fundamentalen und auf einem Modell basierenden Allgemeingültigkeit gegenüber den bestehenden wissenschaftlichen Disziplinen, wenn diese in der Summe doch ein Abbild der Dinge vor unserer Wahrnehmung sind oder »sein sollen«, nicht nur dieser Diskurs über die Dinge, sondern auch der heterogene und holistische Rahmen allen Seins vor unserer Wahrnehmung, das sich in unserem Verständnis abbildet. Sie ist eine holistische Basisdisziplin allen Wissens und allen Seins, das letztlich zu einem höchst liberalem, tolerantem und ethischen Seinsverständnis führt bzw. führen kann im Umgang mit uns und unseren existenziellen Gründen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder