SİSTEM
TANIMI
Sistem kelimesi,
kullanıldığı bilim dalına göre değişik anlamlar içerir. Örneğin termodinamik
biliminde enerji-güç bağlantılarını tanımlamak ve reel sistemlerin verimini
ideal sistemler yardımıyla belirlemek, bütün çevrimleri fizik ile kimya
yasalarına dayandırarak girdiler ile çıkan ürün arasındaki bağlantıları tarif
etmek amacıyla sistem kabulleri yapılır. Elektronikte ise girdilerin ve
çıktıların sinyallerden ve bilgilerden oluştuğu sistem tarifleri yapılır.
Fiziksel sistemler dışında; felsefede dizge anlamında kurulmuş sistemler,
sosyoloji ve ekonomi alanında ise insan gruplarını veya işletmeleri, çevresiyle
ilişkiler bağlamında tarif eden ve bu etkileşimi irdeleyen sistem tarifleri
vardır.
Hangi bilim
dalına göre olursa olsun genel olarak sistem kavramı; içinde bulunduğu ortam
ile ilişki içerisinde, kendini oluşturan elemanların birbirleri ile etkileşim
içinde olduğu, sonuç olarak dışardan alınan materyal, enerji, sinyal veya bilgi
ile bir ürün ortaya çıkaran ve bunu kendi başına (otonom) yapan
mekanizmalardır.
ŞEKİL: SİSTEM
YAPISI VE BİLEŞENLERİ
GENEL SİSTEM
TEORİSİ
Sistem
kavramının bu kadar geniş kapsamda kullanılması ile; tüm sistemlerin ortak
özelliklerinin belirlenerek bir temele oturtulması ihtiyacı doğmuş ve
Avusturya’lı biyolog Bertalanffy tarafından “Genel Sistem Teorisi” ortaya
çıkarılmıştır.
Bu teoriye göre
önce sistemler varoluş şekline göre “doğal sistemler” ve “soyut sistemler”
olarak, sonra da işlevsellik özelliklerine göre “statik” ve “dinamik” olarak
sınıflandırılmıştır.
GENEL SİSTEM
TEORİSİNE GÖRE SİSTEMİN ANA UNSURLARI
Genel
sistem teorisine göre bir sistemde olması gereken asgari yapısal ve işlevsel
unsurlar, her bir sistemin sahip olması gereken ortak unsurlar olarak aşağıda
sıralanmıştır:
ŞEKİL:SİSTEMİN
ANA UNSURLARI
a)
Her
bir sistemin içinde bulunduğu ortam ile sınırları vardır ve bu sınırlar
üzerinden ortam ile materyal, enerji, sinyal ve bilgi alışverişi sağlanır.
b)
Sistemler
sınırlar üzerinden aldıkları girdileri sistem bünyesinde operasyona tabi tutup,
operasyon ile ortaya çıkan ürünü yine sistem sınırları üzerinden içinde
bulundukları ortama verirler. Girdiler ve ürün de dahil çıktılar arasında
matematiksel ilişki vardır, çıktılar girdilerin fonksiyonlarıdır.
c)
Sistem
içerisinde elemanlar bulunur. Bu elemanlar arasında da matematiksel ifade
edilebilen ilişkiler ve etkileşimler vardır. Çekirdek elemanlar olarak
adlandırılma, bir önem sırasını değil,
bu elemanlar arasındaki ilişkinın basit matematiksel bağıntılar ile
ifade edilebileceğini, diğer elemanların ilişki ve etkileşimlerinin, dolaylılık
nedeniyle ancak üst dereceden matematiksel bağıntılar ile ifade edilebileceğini
vurgular.
d)
Sistemler
otonomdur, yani yürütmekte oldukları; girdiler, çıktılar ve sistem elemanları
arasındaki ilişki ve operasyonları tamamen dışardan müdahale olmadan , bağımsız
olarak gerçekleştirirler. Sistemler otonom olmalarına karşılık autark
değildirler, yani devamlılık ve sürdürülebilirlik için kendi başlarına yeterli
olmayıp, içinde bulundukları ortama bağımlıdırlar.
e)
Sistemlerdeki
her bir operasyon, süreçlerin kayıpsız geri dönüşlü (tersinir) olmamasından
dolayı, sistemde entropi artışına neden olur ve bu yüzden tüm sistemlerin
etkinlik süreleri sonludur. Sistemlerdeki etkin olma durumunun olabildiğince
uzun olması ve yıkıcı dış etkilere karşı koyması için. Tolerans mekanizmaları
geliştirilmiştir. Toleranslar genelde iki aşamalı çalışır. Birinci aşamada,
sistemi tehlikeye düşürecek yıkıcı güçleri elimine etmek için rezerv olarak
saklanan; materyal, enerji ya da mekanizmalar devreye sokularak savunma
yapılır. Ancak bazı durumlarda yıkıcı güçleri elimine etmek için mevcut
rezervler yeterli olmazlar. Bu durumda ikinci aşama tolerans mekanizması
devreye girer ve tolerans rezervlerinin yükseltilmesi işlevi başlar. Bu yapısal
bir değişim anlamına gelir. Ancak canlılarda tüm yapı mevcut DNA kodları ile
belirli ve değişmez olduğu için, ikinci aşama tolerans mekanizması sistemi
kurtaramaz ve doğal seçilim devreye girerek tolerans seviyesi yüksek olanların
hayatta kalmasını ve böylece sistemin evrimini sağlar.
f)
Sistemlerin
içinde bulunan elemanlar da çoğu zaman bir alt sistemdir. Bu durumda üst
sistem, alt sistemlerin bir toplamı olarak ve alt sistemlerin karakterlerinden
bağımsız olarak, operasyonları yürüten otonom bir yapı olarak kendini gösterir.
Örneğin insan; beden ve zihin alt sistemlerine eleman olarak sahip olan bir üst
sistemdir. Beden ve zihin insan sisteminin alt sistemi olmalarına rağmen; beden
solunum, dolaşım, üreme vs alt sistemlerinin üst sistemi; zihin de algı,
düşünme, hissetme vs. alt sistemlerinin üst sistemidir.
Sistemlerin
içiçeliği artıkça kompleks yapısı ve karmaşıklığı daha üst seviyelere doğru
artış gösterir.
Tarık
Akın (25 Eylül 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder