26 Mayıs 2015 Salı

Osmanlı Tarihi ve Tarihin Paradigmik İlkeleri -VIII- (*) (Mustafa Özcan, 26 Mayıs 2015)


Osmanlı Tarihi ve Tarihin Paradigmik İlkeleri -VIII- (*)

Tarihin özü ve tarih felsefesinin kökü olarak paradigmik ilkelerin arayışı konusunda yaptığım inceleme ve irdelemelerde geldiğim bu noktada konu şimdi sosyo-psişik bir boyut kazanma durumunda bulunmaktadır. Bu bakımdan, sosyal hareketlerin oluşum ve gelişme sürecini kısaca görmüş olduğumuz yukarıdaki aşamadan sonra artık irdeleme sürecinin olmazsa olmazı bir aşama olan kolektif kimlik ve toplumsal örgütleniş biçimleri konusundan da kısaca söz ederek olgunun çatışma (odağı) kaynağı ile birlikte bu üç ana öğesine değinmiş olma işini tamamlamak istiyorum.

Bu kapsamda başvurulacak makul bir anlıksal (entelektüel) algoritma olarak, C. G. Jung’un derlemsel (kollektif) bilinçaltı kavramından yola çıkarak M. Halbwachs’ın kollektif belleğine, oradan da ortak akıl (sosyal, sağduyusal, meta üst us) ve derlemsel kimliğe ulaşan zihinsel iz sürme işini öneriyorum. Son derece doğru diyalektik bir akışı temsil etmekte olduğu bilinç akışı ile konuyu ele alarak irdeliyorum.

Yaptığım irdelemelerin sonuçlarına göre, uygarlıklar, devletler, gelenek ve görenekler gibi bütünsel kültürsellikler v.b. şekillerde ortaya çıkmış olan toplumsal veya kültürel kurumlar mahiyetindeki yapılara karşılık gelen temsilci kollektif kimlik tiplerini hiyerarşik olarak şu şekilde saymak olanaklıdır:

                        Toplum Durumu                  Kollektif Kimlik
                        Uygarlıklar                            Dinsel Kimlik
                        Devletler                                Ulusal Kimlik
                        Etnisite                                  Etnik Kimlik
                        Ekonomiler                           Mesleki Kimlik
                        Hümaniteler                          Entelektüel Kimlik

Ayrıca, sosyal hareket’in zaman içinde enformelden formele doğru evirilerek ilerleyişi incelendiğinde örgütleniş yapıları olarak beliren aşamalarının şöyle bir yetkinlik sıralanışı içinde olduğu görülür: 

1)    Çekirdek oluşumlar (nişler),
2)    Uzlaşı grupları,
3)    İlgi grupları,
4)    Çıkar grupları (lobiler),
5)    Tüzel kişilikli örgütlenmeler (siyasi partiler, sivil toplum girişimleri, odalar, birlikler vb). 

Anlaşılacağı üzere, çekirdek oluşum ile başlayan bir sosyal hareket süreci ilerleyen yetkinleşmenin son aşamasında tüzel kişilikli bir kurumsallaşma durumuna erişmektedir.
Öte yandan, tarihin oluşum sürecinde tarih yapıcı sosyal hareketlerin etkililiğini soruşturmak son derece öğretici bir uğraş olduğunu yeniden belitmeye gerek yoktur. Konu harekete katılanların sayısı, örgütün formellik durumu, katılımcı sayısına göre etkinlik durumu gibi hususlar bakımından ele alındığında çatışma grupları olarak çekirdek oluşumların kısa zaman içinde her bir katılana göre yüksek bir etkililik düzeyi göstermekte olduğu görülür. Buna karşın çekirdek oluşumlar yaşam sürelerinin kısalığı nedeni ile kolayca yok oluş şeklinde bir olumsuzluğa sahiptirler.  Nitekim bu açmazdan çıkma, tarihin diyalektik sürecinde çelişkilerin neden olduğu olayları başlatan durumlar olarak benzer çatışma odağı sayısının (niceliğinin) belirli bir büyüklüğe erişmesi ile ortaya çıkan ağlaşma şeklindeki nitel dönüşüm sonucunda oluşan tümleşme ile mümkün olabilmektedir.

Bu gelişmeyi terminolojik olarak etolojide “sürü zekası” (İng.: swarm intelligence) davranışını açıklamakta kullanılan Pierre-Paul Grassé’nin stigmerji ( İng: stigmergy) kavramı bağlamında ele almak, bize yukarıda verilene benzer sosyal durumları doğru yerden bakarak açıklama olanağı sağlayan bir bakış açısı kazandırmış olacaktır.


Mustafa Özcan (26 Mayıs 2015)
__________________________

(*) Devamı gelecek ayki yazıda.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder