26 Şubat 2015 Perşembe

Osmanlı Tarihi ve Tarihin Paradigmik İlkeleri -V- (*) (Mustafa Özcan, 26 Şubat 2015)

Osmanlı Tarihi ve Tarihin Paradigmik İlkeleri  -V- (*)

Dizideki öncekinin devamı olan bu denemede, tarih paradigmaların yapılanışının nasıl bir hiyerarşi içinde olabileceği ve son zamanlarda tarih anlayışındaki değişmelerin ne yönde olduğu konusuna kısa da olsa değinmek niyetindeyim.

Tahmin edileceği üzere belli bir disiplin için en geçerli olan paradigmalar tarihsel zaman içinde önemlerini yitirdiğinden böylece bunların geçerli öncelik konumlarında da bir azalma, bir düşme olmasını beklemek doğru olacaktır. Bu durumsa,diyalektik veya diyakronik özelliği olan bu tip süreçlerde bir paradigmalar hiyerarşisinin oluşmasına neden olur ki giderekten zamanla sonuçta da genişleyen konik spiral tipli bir gelişme eğrisine dayalı evrimleşme süreci oluşur.

Böylece, tarih felsefesi için seminal figür olan Giambattista Vico’un öncesinden itibaren gelerek devam eden böyle bir süreçteki evrimsel gelişmeleri Derrida’nın yapısökümsel görüngesi’nden hareketle incelemek oldukça yararlı çıkarımların ortaya çıkmasına yol açar. Bu bakımdan, zaman içinde evrimsel spiralin etkinlik düzeylerinin her bir katında şu ikisel paradigmik çiftlerin sıralandığı üç katlı bir başatlık konumlar hiyerarşisi şeklindeki bir akışın yaşanmış olabileceğini söyleyebiliriz:

1)    Dogmatik- Pozitivistik (18. Ve 19. Yy’lar)
2)    Kritik-Kurgusal (19. ve 20. Yy’lar)
3)    Hermönetik-Pragmatik (20ve 21. Yy’lar)

Ayrıca gene, üçüncü paradigmik ilke çiftinin egemenliğini ilan ettiği spiral gelişme sürecinin bu en son döneminde karşımıza çıkan olgunun, önceki tarihte lider figürlerin biyografilerinin basit toplamı olan mikro tarih anlayışı yerine küresellik ve holizm, yani sinerji oluşturan makro tarih anlayışına bırakma eğilimi olduğunu da söyleyebiliriz.

Bunlara ilaveten, sürecin akışı içindeki hiyerarşik düzeylerde metafiziksel anlamda somut (ontolojik) ve soyut (epistemik) denebilecek bir “dalgalanma” dögüsünün varlığını da ayrıca saptamak olanaklıdır. Şimdilerde somut, yani, bulunulan ulusal entelektüel kültürel ortama göre ampirik veya pragmatik veya otantik evrede olduğumuzu vurgulamata yarar vardır.

Öte yandan, paradigmaların bu tarihi seyrinin belirli dönemlerde ortaya çıkmış olan tarih anlayışına yönelik bireysel entelektüelliklerin düşünsel temeldeki inançlarına ve kabul görmüş olgusal bağlama dayanmakta olduğunu düşünürsek günümüz entelektüel pragmatizminin sanat olarak algılanan tarih anlayışından bilim olarak kabul edilen bir tarih anlayışına doğru geçiş içinde olduğunu belirtmek yerinde olacaktır.

Nitekim son bir-iki on yıldır Rusya-ABD kökenli bilimcilerin ortaklığı ile ortaya konulan matematiksel temele dayalı bir tarih bakışı görüngesinden artık söz edilir olmuştur.  Öncülüğünü Peter Turchin’in yaptığı Kliyodinamik (Cliodynamics) adı ile sosyal bilimler literatürüne giren tarihi bilimsel-teorik yönden anlayan bu akım giderekten hızla yeni taraftarlar kazanmaktadır. Herhalde Kliyodinamik akımını küresel entelektüel kesimin tarihe bakışında kısa bir süre sonra önemli değişiklikler ortaya çıkaracak bir olgu olarak görmek yanlış bir bakış olmayacaktır sanırım.

Tarihi diyalektik-evrimsel bir akış olarak ele alıp matematiksel–istatistiksel bir modele oturtan bu görüş tarihin karakterini özgür sanattan bilime dönüştüren sürecin başlangıcını ifade etmektedir.

Öte yandan, yukarıda pek çok yönü ile ortaya konulan tarihi bir kesit yerine bir süreç olarak görüp evirilmesinin irdelenmesi teorik bakış yerine bir de pratik yönden ele alınarak yapılmak istendiğindeyse, bu konuda bireysel olan yerine artık sosyal evrimci yaklaşımın benimsenmesi gerektiği doğrultusundaki kanımı daha baştan belirtmek isterim.

Mustafa Özcan (26 Şubat 2015)
__________________________

(*) Devamı gelecek yazıdadır.






22 Şubat 2015 Pazar

5 Neden Dünyadan Büyük (Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi, 9 Aralık 2014)


Can Dündar'ın Cumhuriyet Gazetesi'nde 9 Aralık 2014 tarihli "5 Neden Dünyadan Büyük" başlıklı köşe yazısını aşağıda bulabilirsiniz.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/159425/5_Neden_Dunyadan_Buyuk_.html

Erdoğan“Dünya 5’ten büyüktür” sloganını yineledi dünkü Din Şûrası’nda… 
Sloganın imlası bozuk, 
ama içeriği haklı… 
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde 5 daimi üye var: 
ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa… 
Bu 5’linin kararı, tüm BM ülkelerini bağlıyor. Veto hakları var. Antidemokratik dünya nizamını simgeleyen bir yapı bu… 
“Neden 1.5 milyarlık İslam dünyasının orada bir temsilcisi yok” diye soruyor Cumhurbaşkanı… 
Avrupa’nın karanlık ortaçağı yaşadığı dönemde dünyaya ışık olan İslam dünyası, neden bu halde acaba?
***
Gelin cevabı, bir Müslüman bilim adamından alalım. 
Pakistanlı siyasal bilimci Dr. Faruk Saleem, 2010’da “The News International” gazetesinde çok önemli bir makale kaleme aldı. Yazı, hayli provokatif bir başlık taşıyordu: 
“Neden Yahudiler bu kadar güçlü, Müslümanlar bu kadar güçsüz?” 
Dr. Saleem’in verdiği rakamlar çok çarpıcı: 
İslam Konferansı Örgütü’nün 57 üyesinde toplam 500 üniversite var. 
Sadece ABD’deki üniversite sayısı 5758… 
İşte biraz da bu yüzden “dünya 5’ten küçük”...
***
BM Kalkınma Programı’na göre Hıristiyan dünyasında okuma yazma oranı yüzde 89… 15 ülkede yüzde 100… 
Müslüman dünyasında okuma yazma oranı yüzde 40… 
Herkesin okuryazar olduğu tek bir Müslüman ülke yok. 
100 Hıristiyan’dan 40’ı üniversite mezunu… 
100 Müslüman’dan sadece 2’si… 
İşte biraz da bu yüzden “dünya 5’ten küçük”...
***
Dr. Faruk Saleem, bütçeleri de karşılaştırmış: 
Müslümanlar gayri safi milli gelirin yalnızca binde 2’sini araştırma-geliştirme projelerine ayırıyor. 
Bu oran Hıristiyan dünyasında yüzde 5… 
Yani “öbürleri”, araştırmaya 25 kat fazla fon ayırıyor. 
Bunun sonucu şu: 
1.5 milyarlık Müslüman dünyasındaki 57 ülkenin gayri safi milli hasılasının toplamı 2 trilyon doların altında… 
Buna karşın 310 milyon nüfuslu ABD, tek başına 12 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üretiyor. 
Dünya, biraz da bu yüzden 5’ten küçük kalıyor.
***
Saleem“Neden böyle” sorusuna şu cevabı veriyor: 
“Müslüman dünyasındaki kaliteli eğitim yoksunluğu… Akılcı olmayan, çağdışı eğitim…” 
Cumhuriyet, işte bu çıkmazı aşma devrimiydi. 
Hurafenin yerine bilgiyi, “Hoca”nın yerine muallimi, boş inancın yerine aklı koyma mücadelesiydi. 
“İnanç vicdanda, bilim 
okulda” prensibiydi. 
Bugün Ortadoğu bölgesindeki bilimsel yayınların yarısı Türkiye’den çıkıyorsa, o ilke sayesindedir. 
“Asya’nın en iyi 25 üniversitesi” içinde Müslüman dünyadan sadece ODTÜ varsa, o yolda yürüdüğü içindir.
***
Cumhurbaşkanı’nın dünkü konuşmasını dinleyin göreceksiniz: 
Bütün bu kazanımın reddiyesidir o konuşma… 
“Fizik dersi zorunlu da din dersi niye değil” diye soran bir devlet adamı, “Bizim dünya niye 5’ten küçük” sorusuna cevaptır. 
“İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğretilecek” diye dayatan kafa, İslam dünyasının bir türlü demokratikleşemediğine ispattır. 
“Din, devletten ayrı değil”in ikrarı, “Dindar nesil yaratacağız” ısrarı, anaokulunda din dersi kararı, “Biz asla 
o 5’i aşamayacağız” 
teslimiyetine itiraftır. 
Devam edin siz; bu kafayla daha çok “4”lü “5”li işaretler yaparsınız.
***
Hiç umutsuz olmayalım: 
İnsanlık bu zihniyeti yendi; biz de yeneriz.




15 Şubat 2015 Pazar

Çetin Ertek'in Söyleşisi


Kadıköy Düşünce Platformu müdavimlerinden Sn. Çetin Ertek 17 Şubat 2015 salı günü saat 19.00'da Kozyatağı Kültür Merkezi'nde bir söyleşiye katılacak olup, toryum ve enerji konularındaki engin deneyimlerini izleyicilerle paylaşacaktır.

Yer: Kozyatağı Kültür Merkezi (Kozyatağı, İstanbul)
Tarih: 17 Şubat 2015
Saat: 19.00

İlgi duyanlar katılabilirler.