EVRENSEL VE YEREL HER TÜR FİKİR VE DÜŞÜNCENİN OLUŞTURUMUNUN VE DEĞİŞİMİNİN ÖZGÜRCE YAPILDIĞI AVRASYASAL-ENTELEKTÜEL MERKEZ. Kadıköy Düşünce Platformu, günlük yaşamın bilim, kültür, politika, sanat, ekonomi, devlet ve yönetişim konularının sorunlarına disiplinler arası ve ötesi anlayışla holistik ve evrimselci bir yaklaşım ile çözüm arayışı çabası içindedir. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~"KDP BÜTÜNSEL BİLİMİN ARAŞTIRMA MERKEZİ"~~~~~~~~~~~~~~~~~~
29 Ağustos 2013 Perşembe
25 Ağustos 2013 Pazar
ABD Jeopolitiği: Tarihsel Bağlamda Holistik Bir Analiz Denemesi -I-* (Mustafa Özcan, 25 Ağustos 2013)
ABD Jeopolitiği: Tarihsel Bağlamda Holistik Bir Analiz Denemesi -I-*
19. yüzyılın birkaç son yıllı dünyada Batı’nın sömürgecilikten
emperyalizmine geçişinin gösterge dönemi olmuştur. Bu dönemde Dünya çapında
ses getiren üç çatışmanın sömürgeciliğin yerini alacak olan emperyalizmin gelecekteki
bir asırlık dönemdeki kimliğini belirlediğini söylemek doğru bir saptama
olacaktır.
Sözü edilen bu çatışmalar ABD-İspanyol
Deniz Savaşı, Boksör Savaşı ve II. Boer Savaşı’dır. Bu üç savaştan ABD-İspanyol Deniz Savaşı’nın Latin
Amerika için Pasifik’te, Boksör Savaşı’nın Asya için Çin’de ve Boer Savaşı’nın Afrika
için Güney Afrika’da yapılmış olması Batılı kolonyalist hegemonik güçlerin emperyalist
amaçlar için üçüncü dünyayı nasıl bir bölüşüm kaygısı içinde olduğunu göstermektedir.
Bu arada, Boksör Savaşı’nın ardında bugünkü G-8 gücünün Çin’den pay kapma saldırısının, Boer Savaşı’nın nedeninin
ise İngiliz-Hollanda kolonyalist güçlerinin
Afrika üzerindeki çıkar çatışmasının olduğunu sadece anımsayarak o zamanların
yeni emperyalist gücü ABD’nin
Jeopolitiğinin başlangıcı olan olayı irdelemeye dönelim.
Dünya kamuoyunca ABD’nin emperyalistik hegemonyaya yönelik örtülü
niyetinin olduğunun açıkça anlaşılması, 1898 yılında Küba’nın bağımsızlığını bahane
ederek artık gücünü yitirmiş İspanyol
Armadası’na Pasifik’te saldırarak
galibiyle sonuçlanan işte bu iki küçük deniz çatışmasının ardından yapılan Paris Anlaşması ile Guam ve Porto Riko’yu bir çırpıda kendi
topraklarına katması ile olmuştur.
Bu niyet daha sonra amaca dönüşerek ABD Başkanı Wilson’un “On dört İlkesi” ile şekillenip I. Dünya Savaşı ve ‘29 Bunalımı fırsat bilinerek o
dönemde uygulama aşamasına geçirilmiştir.
Çok geçmeden ABD’nin Dünya hegemonyası, eylem ve söylemi, teori ve pratiği ile II. Dünya Savaşı ve çift kutuplu bloklaşma gibi tüm dünyayı etkisi altına alan birkaç
büyük olay bağlamında tüm uluslararası camiayı kapsayarak yerleşik bir hal
almıştır.
Açıktır ki ABD’nin 40 yıl gibi evrensel ölçekteki gelişmeler için kısa
olan bir süre içinde belirleyici hegomonik bir güç olabilmesi, bu amaç kapsamında
başlangıçta örtük olarak izlediği bir jeo
politikanın bir sonucudur. Öte yandan, bu jeo politikanın temelini oluşturan
jeo stratejik anlayış ve onun özündeki
dünya görüşünün ne olduğunu anlamaksa,
bugünlere dek sürüp gelen kolonyalizm
ve emperyalizmden sonraki aşama olan
ABD tarafından globalizm adıyla
ortaya konan yeni uluslar arası hegemonik denetim düzeninin arka planını
keşfetmek ile olacaktır.
Böylece söz konusu hegomonik denetim sistemlerini dönüştürücü olaylar
akışının özündeki nedene ulaşılması halinde bundan sonraki küresel çözümlemeler
için başvurulacak öngörülerde son derece önemli bir kolaylaştırıcıya, belki de bir
anahtara sahip olunacaktır.
Jeo stratejik anlayışın küresel olarak yerleşikleştirilmesine yönelik
tüm bu eylem ve söylemlerin ilksel özünde ABD’nin kendi toplumunun
temellendirilmesine yönelik olarak kullandığı “yeniçağ” felsefesinin olduğunu
söylemek cüretkâr bir görüş olmasa gerekir.
Konuyu biraz olsun anlamak için önce evrensel iktidar kavramı bağlamında
olan bu durumun katmansal bileşenleri itibarı ile ne olduğunun irdelenmesi gereksinim
vardır. Genel olarak evrensel iktidarı oluşturan katmansal (hiyerarşik) yapı
için şöyle bir örgensel bir taslam (model) önermek mümkündür.
En içte jeo demografiyi temsil eden yoğun iç çekirdek, onu kaplayan kültürel nitelikteki yumuşak ilk etli katman
ve onun üstündeki ekonomi-politik nitelikli yarı sert son etli katman ve en üstte, siyasi-ideolojik olayların
gerçekleştiği sert bir kabuk bulunmaktadır.
Öte yandan, jeo demografi ve jeo stratejiden kaynak alan ABD jeo politikasının özünde ise yeterli bir nüfus ve
teknolojiye dayalı yüksek savaş gücü ile kendini korunmak ve ötekini tehdit etmek,
hatta boyun eğdirmek bağlamı ile dünyanın temel enerji kaynaklarının sömürülmesi
ve denetlenmesi bulunmaktadır.
Çokça dillendirilmiş, polemiğe son derece açık
böyle bir savın gerçeklik yönü sınamaya tabi tutulmalıdır. Bunun için en uygun
yolun ise aşağıda verilmiş mantık çerçevesinde oluşturulacak bir tez mahiyetinde
doğrulanması olduğu kanısındayım.
Yoğun demografik
iç çekirdek ile başlayıp yumuşak
kültürel manto ile devam eden, yarı yumuşak ekonomi-politik manto ve sert ideolojik
kabuk ile tamamlanan yapı şeklindeki taslamda (modelde) dünyanın jeo fiziksel
yapısı değişmecenin (mecazın) kaynağı olarak benimsenmiştir. Bu bakımdan
evrensel iktidar tezinin oluşturulması ve somutlaştırılması sırasında bu mecazın
verimli bir kaynak olarak sürekli akılda tutulması iyi olacaktır.
Bu kapsamda yukarıdaki modele dayanan tezin
somutlaştırılması için şu mantıksal ölçütlerin dikkate alınması gereklidir:
1.
Yapılacak irdelemeler tarihsel bağlam içine oturmak zorundadır.
2.
Çözümlemeler felsefi-antropik
paradigmaya (değerler bütününe, özüne) dayanan bir teze ulaşmak için yapılmalıdır.
3.
Tez antropolojiye dayalı genel bir kültürel referans çerçevesi ile ilişkilenebilmelidir.
4.
Söz konusu toplumun demografisi ile işlenen konu
arasında sosyal-psişik bir ilişki
kolayca kurulabilmelidir.
5.
Çözümlemede omnidisipliner
yaklaşım esas olmalıdır.
6.
Tezin sonuçlarının sağlanmasında yöntem olarak diyalektik
ve holistik düşünden mümkün
olduğunca çok yararlanılmalıdır.
İlk şık diyalektik zamansal akışı içindeki yerini temsil ederken
ikincisi tezin insani değerlerden kökenlenen özünü, sonraki ikisi kültürel ve
psikolojik iki boyutlu bir toplumsal bağlam ile olan ilişkilerin durumunu ve en
son ikisi ise kullanılacak holistik yöntemi belirtmektedir.
_________________________
(*) Bu yazı dizisi bir üçleme
(triloji) olarak düşünüldüğünden bu deneme dizinin ilk makalesidir.
Mustafa Özcan, 25 Ağustos 2013
3 Ağustos 2013 Cumartesi
“Kadıköy Düşünce Platformu Sözlüğü”
“Kadıköy Düşünce Platformu Sözlüğü”
Kadıköy Düşünce Platformu’nun sanal
ortamda “sözlük” çalışması başlamıştır. KDP
müdavimlerinin çeşitli konularda bilgi ve görüşlerini paylaşabileceği sözlüğümüzü,
KDP - Cumartesi Sohbet Toplantıları’nda işlenen konuların yanı sıra, bilim, kültür,
sanat ve diğer ilgi duyulan konulara ilişkin katkılarla geliştirebiliriz.
“Kadıköy Düşünce Platformu Sözlüğü” web adresi aşağıdaki gibidir...
KDP müdavimleri ve ilgi duyan diğer herkesin sözlüğümüze “kayıt ol” butonunu tıklayarak kendi belirleyecekleri “üye adı” ve “şifre” ile kayıt olmaları, daha sonra ise bana (ersozu@gmail.com e-posta adresime) sadece üye adlarını
bildirmeleri yeterli olacak, bu işlemi tamamlayanlar tarafımdan gerekli
ayarlama yapıldıktan sonra “yazar” olarak sözlüğe yeni konu girişi veya açılmış
konulara ek giriş yapabilecektir.
Ümit Ersöz
2 Ağustos 2013 Cuma
Yirminci Yılına Girerken KDP: Anlayış, Vizyon, Misyon ve Etkinliklerine Topluca Bakış (Mustafa Özcan, 1 Ağustos 2013)
Yirminci Yılına Girerken KDP:
Anlayış, Vizyon, Misyon ve Etkinliklerine Topluca Bakış
Kadıköy Düşünce Platformu, KDP, çeşitli eğitim ve iletişim tarz ve biçimlerini kullanarak holistik bilimsel çalışmalar yürütmek için gönüllü olarak bir araya gelip bu birlikteliğini de 1994’ten beri sürdürmekte olan bağımsız düşünce grubu kimliğine sahip bir oluşumdur.
Bütünsel bilim zemininde Avrasya odaklı entelektüel merkez olma misyonu ile yola çıkmış sivil bir toplum girişimi olan KDP’de toplumu ilgilendiren her tür evrensel ve yerel düzeyli bilimsel bilgi temelli fikir ve düşüncenin üretimi ve değişimi özgürce yapılabilmektedir.
Özetle ifade edilirse, KDP, günlük yaşamın bilim, kültür, politika, sanat, ekonomi, devlet ve yönetişim konularının sorunlarına disiplinler arası ve ötesi anlayış ile yaklaşarak holistik ve evrimselci bir vizyon doğrultusunda çözüm arayışı çabası göstermekte olan girişimdir.
Bu anlayış, vizyon ve misyon ile bilim ve felsefenin bütünleşik ortaklığı olarak da görülen holistik bilim doğrultusunda sesini yirmi yıldan beri toplumun entelektüel kesimlerine çeşitli etkinliklerle duyurmakta olan KDP’nin şimdiye dek gerek reel ve gerekse sanal olarak oluşturduğu iletişim ve eğitim ortamlarından eski ve yeni, faal ve gayri faal olan oluşumlarını başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz:
Reel ortamda;
· CKM CST, Cumartesi Sohbet Toplantısı adı ile Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezi'nde halen sunulmakta olan seminerler 1994’ten beri süren bir etkinliktir. KDP’nin bel kemiği niteliğindeki bu söyleşiler şimdiye dek toplam on ayrı yerde yapılmış olmakla birlikte özellikle Suadiye, Bostancı ve Caddebotan’daki üç mekân toplantıların yarıdan fazlasının ev sahipliliğini yapmıştır. Başlarda katılımcıların ortak söyleşisinin ağır bastığı bir tarz olarak gerçekleşen etkinlikler son beş yıldır Mustafa Özcan tarafından sunulan seminerler şekline dönüşmüştür. 2014 yılında 1000. Oturum’unu gerçekleşecek olan CST’nda trimestri tarzındaki bu seminer etkinliği için ikinci defa bir katılımcı sertifikalandırması yapılacaktır.
· İstanbul Yelken Kulübü Panel – Konferansları, CST trimestrileri sonunda sezonal olarak bu tesislerde 2010’dan beri gerçekleşen bir etkinliktir. Etkinlik, sezon içinde CST trimestrisinde işlenen konu başlığı kapsamında davet edilen akademik konuşmacı(lar) tarafından yapılan sunuş sonrasında konunun panelde KDP temsilciler ile tartışılması şeklinde yürütülmektedir.
· Kameriye PST ( Perşembe günü Sohbet Toplantıları) adı ile 2011’den beri her hafta Perşembe günü öğleden sonra yapılan serbest konulu ve katılımcılar arası söyleşi konuşmalı olarak yapılan bu etkinliğin yeri Feneryolu Kameriye Çay Bahçesi’dir.
· Özel Grup Çalışmaları, duruma ve konularına göre oluşturulan grupların belirlenmiş bir konuya ilişkin ortak çalışma ve oturumları şeklindeki özgül bir sosyal araştırma etkinliğidir. Az sıklıkta gerçekleşen bu tür etkinliklerde genel olarak araştırma ile sonuç alınacak sorunsallıkların incelenmesine ve olabilecek almaşık çözümlerin bulunması amaçlamaktadır.
Sanal ortamda;
· Makaleler, KDP Blog’unda ve Dağarcık Türkiye Dergisi ile Ateşan Aybars’ın internet sitesinde yayınlanmakta olan deneme, inceleme ve bilgilendirme tarzı yazılardır. Belli bir adede ulaşması halinde kitap şeklinde yayım etkinliğine dönüştürülmesi planlanmaktadır.
· KDP'nin eski ve yeni Blog'ları (Yazar Makaleleri, yazılara yönelik eleştiriler ve öteki tartışmalar için özgür bir ortam sunan iletişim etkinliğidir. Oluşturulduğu 2011 Temmuz ayından bu yana 2013 Temmuz ayına kadar KDP (Google) Bloğu’nu ziyaret eden sayısı 15 bin adedi geçmiştir. Sadece Türk dilinde olmasına rağmen ziyaretçilerin pek çok değişik ülke kaynaklı olması şayanı dikkat bir husustur.
· 2003’te KDP’nin ilk sanal etkinlik ortamı mahiyeti oluşturulmuş olan YİG, (KDP (Yahoo) İletişim Grubu) halen gayri faal olmakla birlikte açık olduğu on yıllık süre içinde katılımcılarına düşüncelerini istedikleri an denetlenmeden ifade edebilmeleri yönü ile sağladığı olanak bakımından hayli cömert olarak nitelenebilecek bir ortam niteliğindeydi.
· İki yıldan fazla süre ile etkin olmuş ve 2007’de kapanmış olan "KDP İnternet Sitesi”nin faal olduğu dönemde pek çok proje, makale, haberleşme şeklinde etkinlikler gerçekleştirilmiştir.
Görüleceği üzere, KDP oluştuğu 1994 yılı Nisan ayından bu yana geçen 20 yıla yakın süre içinde çeşitli iletişim ve eğitim ortamı türleri vasıtası ile holistik bilim doğrultusunda Türk entelektüel dünyasına yönelik olarak bir karşılık aramaksızın hizmet sunmaktadır.
Sonuç olarak KDP, sözü edilen bilimsel bilgiyi yayma hizmeti faaliyetleri kapsamında başta Kadıköylü olanlar olmak üzere toplumun ilerici aydın kesimlerine ve de bizatihi kendi CST müdavimlerine sağladığı entelektüel erginleşme katkı ortamı nedeniyle onur duymayı hak ettiğine inanmaktadır.
Mustafa Özcan (1 Ağustos 2013)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)