Osmanlı
Tarihi ve Tarihin Paradigmik İlkeleri -xxııı-
Bu makalede, modern tarihteki toplumsal yenileşme hareketleri olarak Aydınlanma (*)
ve Lale Devri’nin (**),Yeniçağ’ın iki uygarlık kutbu olan Batı ile Osmanlı’da soysal tarih bağlamında
doğurdukları zıt sonuçlar, holistik (bütünsel, özsel) tarih için olabilecek bazı paradigmik ilkelerin çıkarılması
yönüyle ele alınacaktır.
Bu kapsamda konuya bakıldığında, Lale Devri’nin, Osmanlı ile Batı-Orta Avrupalılar
arasında 16. Yüzyıl’dan itibaren
uzun süren bir “dar-ül harp” savaşları
sonrası ilk çatışma dışı barış döneminde her bir tarafta paralel zamanlı olarak
ortaya çıkmış olan modern-ilerlemeci
iki küresel değişim girişiminden Doğu
toplumunda olanı olduğu görülür.
Bu bakımdan, Osmanlı için ilk modern tipteki yenilik
hareketi olmasından ötürü büyük tarihsel
öneme sahip olan bu döneme zevk-ü sefa
yakıştırması yapılmış olmakla birlikte, sonradan Cumhuriyet Türkiyesi’nde, o zamanlar medeni olmayı temsil eden lale
çiçeği yetiştirme işinin yaygınlığı
nedeni ile Lale Devri denmiştir. Tek
bir lale soğanının 500 altına satılması o dönemde çiçek yetiştiriciliğine, dolayısıyla da
medeni olmaya atfedilmiş simgesel değeri
göstermesi bakımından dikkat çekici bir olgudur.
Lale Devri kronolojik tarihçilerce Avusturya-Osmanlı arasında 1718’de yapılan Pasarofça Antlaşması ile oluşmuş barış ortamında başlayan bir hareket olarak görülür. Ancak buna karşılık,
konuya sosyo-tarihsel görüngeden
bakıldığında, esasen döneme başlangıç hazırlayan olgunun Sultan III. Ahmet’e 1711’de Topkapı Sarayı’nın bahçesine medenileşmenin simgesi olarak lale çiçeği ektiren modernist anlayış olduğunu belirtmek çok
daha yerindedir.
Altı yüzyılı aşkın sürmüş bir imparatorluk ömrü için
çok kısa olan bu dönemde, toplumda pek çok yeniliğin ve imar işinin yoğunlaşmış
olarak gerçekleştirilmiş olduğu bilinmektedir. Ancak bunların içinde en önemli yenileşmeci olay, topluma bol kitap basımı ile dünyevilik kazandırmak isteyen İbrahim
Müteferrika’nın 1726 yılında ilk matbaayı kurmasıdır.
Bu girişimle, yoğun
mekanik basım tekniği sonucu sağlanacak yaygın kitap okunuşu sonucu geniş tebaa
kesimlerinde dünyevi sekülerliğe giden yolda ilerlenmiş
olacaktı. Böylece de herhalde, uzun dönemde etkili olabilecek yenileşmeci bir düşünce çığırı için bir başlangıç yapılabilmesi amaçlanmıştı. Hareket, bu yönde gelişen yenilik ve modernleşme kimliği doğrultusunda bir müddet sürdükten sonra 1730 Eylül’ünde Patrona Halil (***) tarafından başlatılan gerici isyan sonucunda hüsranla son bulmuştur.
Oysa bunun paralelinde,
o sıralar Avrupa ve Kuzey Amerika toplumlarında yaşanmakta
olan, oralardaki sosyal yapıları bir
daha geri dönülmemek üzere değiştiren bir olgu olarak Aydınlanma Hareketi, Dünya’nın
tüm geneli için olağan üstü öneme
sahip, en uzun süreli sosyal değişim kimliği
ile kültürel tarihin kaydına geçmiştir.
Aydınlanma Çağı kronolojik olarak Rönesans ve Reform dönemlerinin
ardından 1688’deki İngiliz Devrimi ile başlayıp 14 Ağustos 1789’daki Fransız Devrimi
ile sonlanana dek bir asır sürmüş bir zaman dilimini
kapsamaktadır. Aydınlanma, başta İngiltere ve Fransa olmak üzere pek çok ülkede sosyal yapıların çeşitli yönlerinde
bugünlere dek süren keskin değişimler
yaratmış olan küresel olaylar zinciridir.
Dolayısı ile de Aydınlanma, bu
durumu nedeni ile sosyal bilimler
alanında en bilinen terminolojik tanımlamalardan biri olarak yer tutmuş olup hareketten de öte, tarihsel olarak Batı için semavilikten dünyeviliğe
dönüşüm yaratan çağın adıdır.
Bu dönüşümün arkasında bundan beş yüzyıl önce 31 Ekim 1517’de Almanya’da Martin Luther tarafından başlatılan tüm Kuzey Batı Avrupa ülkelerinde (bugünkü Protestan ülkeler) kilisenin toplum üzerindeki etkisinin kesin bir
şekilde azalmasını başarı ile sağlamış olan Protestan Reform Hareketi bulunmaktadır.
Batı’da Reform Hareketi‘nin sürdüğü o dönemde Osmanlı, reform yerine yönetim katında dinsel
işlerde daha da koyulaşma yaratacak olan Mısır
Seferi işi ile meşguldü.
Böylece de tarih, Osmanlı tebaası için değişim
göstermek yerine, bir kere daha dinsel
yapının eş ve aynisi olan, hatta koyulaşan temelinde tekerrür eden tarzda sürme şeklinde ilerleyen bir sonraki safhasına
girmiştir.
Öte yandan, Lale Devri’ni başlatan anlayışa zemin
hazırlayan Topkapı Sarayı bahçesine simgesel de olsa lale ekiminin
yapıldığı 1711 yılı, bu olayın yanı
sıra Dünya Tarihi’’nde başka
coğrafyalarda ortaya çıkan eş zamanlı gelişmeler bakımından son derece yoğun
bir yıldır. Rusya’nın dünya
sahnesinde yer almasına olanak veren Prut
Savaşı, İngiltere’nin emperyal oluşunu hazırlayan Dominyon Bakanlığı’nın kuruluşu hep 1711’e tarihlenmektedir. Sanki görünmeyen bir el, uzun dönemde dünya
siyasi sahnesinde dengeleri yeniden düzenlemek üzere devreye girmiştir.
Bu bağlamda, Büyük Britanya önceki Başbakanı’nın 2011 yılında İngiliz emperyal yaklaşımının tarihte dünya halklarından -belki de çektirdiklerinden
dolayı olsa gerekir- özür dilemesi her halde bu (Dominyon Bakanlığı’nın 300. Kuruluş
Yılı) nedendendir.
Mustafa Özcan (26 Ağustos 2016)
________________________
Not: Devam edecektir.