22 Ekim 2012 Pazartesi

Felsefenin doğası ve tarihi gelişim süreci (Ateşan Aybars, 22 Ekim 2012)



Felsefenin doğası ve tarihi gelişim süreci

Yeni başlayanlar için felsefe yazıları en basit yazılardan en anlaşılmaz yazılara kadar geniş bir spektrumda karşımıza çıkar. Tarihsel gelişim içinde sınıflamak, felsefenin sürekliliğini ve doğasını anlamakta kolaylık sağlaması yanısıra  günümüz felsefesini doğru bir perspektife yerleştirmek açısından da önemli olduğunu düşünüyorum.  Elbette, islam ve doğu felsefesi önemli olmakla birlikte batı felsefesinin günümüz yaşamında etkisi fazladır. Kaba bir sınıflama; Sokrat öncesi ve sonrası olarak yapılır ama biraz daha detaya inelim.

Presokratik (Sokrat öncesi) Dönem (MÖ 2500-1700). Bilge kişilerin (akil adam) başında gelen Thales (Anadolu Felsefesi) ve Anaksimander gibi düşünürler bilim ve büyü’yü ayırarak ilk defa tanrıyı düşünmeden dünya hakkında düşünmeye cesaret etmişlerdir. Efsaneleri sorgusuz bir şekilde kabullenmekten uzaklaşan büyük bir adım atılmıştı. Bu dönemde felsefe yapmak BİLMEK amaçlıdır.

Sokratik Dönem. (MÖ 470- MS 50). Sokrat, Plato ve Aristo üçlüsü bilmek ve gerçeğe ulaşmak yönünde ortaya çıkan sorunları düzenleyip sistemleştirmişlerdir ve felsefenin temellerin atmışlardır. Bu dönemde felsefe ERDEM için yapılmıştır. Nasıl biliyorum? Epistemolojik sorunu gerçek öyle midir? Ontolojik sorusu ile birleşince felsefenin güç ve ağır bir iş olduğu inancı öne çıkmış ve gelecek birkaç yüzyıl içinde daha da ağırlaşmıştır.

Ortaçağ Felsefesi (50- 1450). Roma imparatorluğunun çöküş ve hiristiyanlığın yayılması ile felsefe karanlık dönemine başlamış ve Occamlı William (Occam’ın usturası) Skolastik ve Rönesans arasında kilit adam olarak bağnazlığın, yaşam sonrası düşüncelerin teolojik felsefesi ile son bulmuş yerini Rönesana felsefesine bırakmıştır. Bu dönemde İbn-i Rüşt, İbn-i Meymun ve İbn-i Sina gibi düşünürler ile islam felsefesi zirve yapmıştır. Ortaçağ felsefesi TANRI için yapılmıştır.

Rönesans Felsefesi (1440- 1540). Makyavel (politik felsefe), Erasmus (hümanist) ve Kopernik (bilim) ile başlayan Rönesans felsefesi insan yaşam kalitesini yükseltmek üzere DOĞA felsefesi olarak bilinir. Sonraları, bilgi güçtür sloganı ile ampirist F.Bacon, çağdaş felsefenin babası olarak bilinen ve  kartezyen olgusunu bilim dünyasına taşıyan Rane Descartes, bilimin kanıtlanmasında öncü I. Newton, felsefe geometrisini kurmaya çalışan Baruch Spinoza, Leibnitz, D.Hume, J.Locke gibi düşünürler temel düşünce sistemini  oluşturdukdan sonra Alman düşünürlerinin sentezi ile akıl çağı denilen süreç DOĞA ile yüzleşme süreci olarak bilinir.

19 ve 20. Yüzyıl Felsefesi. Alman idealizmi ve Hegel sistemciliğinin 19.yüzyıl başında tekrar maddi gerçekliğe dayanan düşünceye (K.Marks, Feuerbach) döndüğüne tanık oluyoruz. Bu dönem felsefe doğrudan TOPLUMSAL KONTROL amaçlı yapılıyor.

Günümüz Felsefesi. Kapitalizmin şekil değiştirmesi üzerine küreselleşme, post modernizm ve farklı entellektüel grupların (Frankfurt Okulu, Viyana Çevresi) daha karmaşık toplum mühendisliği üzerinde odaklanıyor.

Ateşan Aybars (22 Ekim 2012)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder