30 Mayıs 2012 Çarşamba

Zorunlu Diyalektik (Erdoğan Merdemert, 30 Mayıs 2012)

Zorunlu Diyalektik 

Var olan ama karşıtı ile çelişmeden duran bir nesne ya da bu nesnenin aktif (canlı) pozisyonunun güncel var oluşu mantıksal diyalektik açısından mümkün değildir. O zaman, bir şey (öznel, nesnel, toplumsal, kültürel olabilir) ya da ona ait oluşumun merkezindeki çekirdek, ne şekilde olursa olsun bir miktar devinmelidir, bu hareketin kuantumu, metaforik olarak bir bilyenin düz bir zeminde dönerek kat edeceği en küçük mesafe olarak tanımlanır ve evrenin her yerinde ve her elektronunda bu dönme (spin) vardır. Yine ne şekilde olursa olsun (dönme ya da titreme), hareket eden bir şeyin göreli olması, göreli olanın da karşıtı tarafından önceden göreli yapılması gerekir, eğer böyle karşıtı olmayan bir şey varsa da onun karşıtı üzerinde bulunduğu zemin kabul edilmelidir ve eğer yine de karşıtı olmayan bir şey vardır denirse onun da kendi kendisi ile çelişmesi (ilişkili olması) gerekir.

Zihinsel aktivite de, bütün olarak bir tür devinimdir ve bu devinim, karşıt fikir ve düşünce formları arasındaki gidip gelmeler şeklinde var olur, bunu anlamak bile, bir karşıt fikir ilişkisi ile mümkündür, zihinsel aktivitenin etkili devindiricileri arasında içgüdüsel korku, sığınma, savunma, beslenme, üreme gibi temel itkiler bir nevi zorunlu diyalektik olgular şeklinde var olurlar. Bu çelişki alanı bu temel birimler sayesinde harekete geçse de daha sonra onun içinde dolan ve çelişmeyen hiçbir unsur tek başına var olamaz.

Matematik gibi soyut alanların diyalektiğinde belirli bir niceliğin belirliliği onun eşit alt birimleri olan sayılar ile ifade edilir ve örnek olarak üç sayısının karşıtı, üç olmayan bütün sayılardır ama bu soyut ayrım paradoksal olarak eşit olanların karşıtlığıdır ki üç sayısının ifade ediliş bakımından beş sayısından belirli bir ayrımı olmadığı halde onlar birbirlerine karşıt olmak zorundadırlar yoksa soyut da olsa var olamazlar ve pratikte kullanılamazlar.

Deneysel mekanik işleyiş alanları dışında bilimsel olarak bazı disiplinler son noktaya kadar çözümlenemezler çünkü böyle bilimlerin (doğa, toplum, tin gibi) tamamı görgül deney etkinliğine sokulamazlar, o zaman böyle disiplinlerde nesnel ölçüt olarak gerekli referans alanlarının tespit edilmesi zorunludur. Bu referans noktalarının var olduğu kabul edilse bile onların da birbirlerine karşı olmaları onların diyalektiği olacak ve böylece son noktaya varamayan bu çözümleme daha da zorlaşacaktır. 

Diyalektik zor bir bilimdir, hem kendiliğinden işlediği hem de manuel olarak her alanda sürekli kullanıldığı halde doğal bilinç alanında varlığı bile fark edilmez, evreni, evrimi, entropiyi var eder devinime amaç katar, varlığı kımıldatır.
                    
Erdoğan Merdemert (30 Mayıs 2012)

1 yorum: