16 Temmuz 2011 Cumartesi

Bildik Bilimin Sonu (Mustafa Özcan, Mayıs 2011)

Bu ayın konusunu Nisan Ayı yazımda bilerek belirtmemiş idim. Bunun nedeni Cumartesi Söyleşi Toplantıları’nda (KDP-CST) yeni bir "trimester" dönemine giriyor olmamız ve deneme yazılarının söyleşilerden tümüyle ayrık bir kulvarda ilerliyor olmasından duyduğum rahatsızlıktı.

Bu rahatsızlığımın iki etkinliğin konuları arasında tamamlayıcı bir ilişkinin olmamasından ileri geldiğini anlamam uzun sürmedi.

Bunun giderilebilmesi için deneme yazılarının söyleşilerle diyalektik karakterde, yani karşıt tezde ancak bütünleşen konuları işliyor olması gerektiğini düşündüm. Sonuç olarak trimester boyunca CST’nda "herşeyi açıklayan kuram", HAK ile ilgili söyleşi dizisi sürerken koşutunda karşıt tezli bir konuda ADY dizisi devam etmeliydi!

Bu yaklaşım ile amaçlanansa her iki etkinliğin konularının birbirini diyalektik olarak tamamlaması sonucunda buradan sinerjik fazla diye bilinen yararın elde edilmesidir.

Hal böyle olunca deneme yazısı dizisinde işlenecek konunun hangi içerikte olması gerektiği yönünde şu kanıya vardım: Söyleşilerde kuramsal -bilimsel düşünce piramidinin bir bakıma tepesi nde yer tutan kurgusallıktaki HAK konusuna karşılık, ADY yazıları karşıt kutuptan bir yaklaşım ile bilimin yitip gittiği gibi en dipteki kuramsızlık konusunu işleyerek tersten bir sınırlama getirmeliydi. Böylece her iki düşünsel etkinliğin kaşılıklı tamamlayıcı, bütünleyici bir şekilde yürümesi sağlanabilirdi.

İşte bundandır ki ADY konu ekseninin HAK’ı sınırlayıcı olan "bildik bilimin sonu" BBS içeriğinde olması yönünde karara varıldı.

Öte yandan, söyleşilerin oniki-onaltı arasında olması, deneme yazısı sayısının ise sadece dört ile sınırlı olması iki konu arasında işlenme süreleri bakımından sanki bir dengesizliğin var olduğu kaygısını uyandırıyor. Oysa her iki konu için de ayrılacak analiz zamanın eşit olacağı düşünülürse bu kaygının anlamlı olmadığı kolayca görülür.

Ayrıca, HAK ile ilgili hiçbir literatür kaynağı olmamasına karşın BBS konusunda ciddi çalışmaların yapılmış olduğunu anımsatmak isterim. Bu da literatür desteğinin BBS lehine olduğu anlamına gelmektedir. Özetle; BBS konusunu işlemek HAK konusundan daha kolay diye düşünüyorum.

Sonuç olarak gelecek dört ayın deneme yazılarında “bildik bilimin sonukonusunu işleyeceğim.

Haziran Ayı’nda BBS konusundaki ilk denemede buluşmak üzere...

Mustafa Özcan / Mayıs, 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder