8 Ağustos 2020 Cumartesi

BİLİNCİN KENDİ KENDİNE ORGANİZASYON OLMASI HİPOTEZİNİN BİLİMSEL DAYANAKLARI (Tarık Akın, 8 Ağustos 2020)


BİLİNCİN KENDİ KENDİNE ORGANİZASYON OLMASI HİPOTEZİNİN BİLİMSEL DAYANAKLARI

"Kendi Kendine Organizasyon (KKO) Teorisi" önceleri sistemlerde ani değişiklikler gösteren ve yepyeni yapıya sebep olan fiziksel süreçlerin açıklanması ve bunun "Sistem Teorisi" kapsamında ele alınarak kuram oluşturulması yolunda ilerlerken; bu teorinin geniş çapta ilgi görmesi ile birlikte; bilinen en gelişmiş sistem olarak kabul gören bilincin işlevseliğinin de KKO olarak görülmesi şeklinde hipotetik yaklaşımlara yol açmıştır. Bu "bilincin bir KKO olduğu" yaklaşımları evrensel fizik ilkeleri temelli olup; bilinci açıklamaya çalışan biyoloji, nöroloji, psikoloji ve nörofelsefe gibi bilim dallarının kabul görmüş tanımlamalarını kullanır, ancak bilinci bir işlevsellik olarak ve sadece fiziksel nedenselliklerin sonucu olarak gördüğü için; bu bilim dallarının ortaya koyduğu  tezlere karşı bir anti-tez oluşturmaz.

KENDİ KENDİNE ORGANİZASYON TEORİSİNE GÖRE BİLİNÇ TANIMI

KKO Teorisinde bilinci tanımlamak için, bilişsel (kognitif) faaliyetlerin kaynağı olan diğer beyin fonksiyonları kavramlarının da fiziksel anlamda tanımlanması gerekir. Bilinç kavramını fiziksel bakış açısıyla  işlevsellik olarak belirleyen diğer ilişkili kavramlar şunlardır:
Zeka: Beynin olguları kavrama, öğrenme ve ilişkiselliği çözümleme yeteneğidir. Tamamen fiziksel bakış açısı ile, bilgileri değerlendiren nöronlar arası iletişimin kapasitesi ve sinyallerin hızı ile ilgili bir yetenek olduğu kabul edilir. 
Akıl: Var olan zeka, yüklenilen bilgi ile ; olguların kavranması  ve değerlendirilmesinde yetenek kazanmış, akıl dediğimiz  yeni bir yapıya dönüşerek, olguların doğru değerlendirilmesi ve çözümlenmesi yetisi olarak ortaya çıkar. Bir anlamda akıl, var olan zekanın doğru kullanılmasının ölçüsüdür.
Zihin: Beyin kapsamında tüm istemli ve bazı istemsiz (bilinçaltı) bilişsel faliyetlerin yürütüldüğü alandır.
Bilinç: Bilincin; aklın işlevselleştirilmesi, farkındalığın ortaya çıkması, istenç oluşturabilme hali gibi anlamları vardır. Bütün bu anlamlardan farklı olarak; KKO teorisi bilinci tamamen fiziksel bakış açısıyla tanımlar. KKO teorisine göre bilinç; beyindeki yaklaşık yüz milyar nöronun, tüm zihinsel faaliyetleri gerçekleştirmek üzere, nöronların ya da nöron gruplarının bir sistemin elemanları olarak, kendi aralarında iletişim ve etkileşim ile ortaya çıkardıkları KKO nun yapısallığıdır (strüktür). Bu anlamda bilinç; bir "kompleks adaptif sistem" olan ve yüz milyar nöron sistem elemanından oluşan yapısallıktan doğan belirimdir (emergency). 

KENDİ KENDİNE ORGANİZASYON OLARAK BİLİNCİ ORTAYA ÇIKARAN, EVRENSEL İLKELERDEN KAYNAKLANAN FİZİKSEL SÜREÇLER

KKO olarak bilincin ortaya çıkmasını sağlayan etkenleri ve bu etkenlerin hangi evrensel ilkelerden kaynaklanan fiziksel süreçler olduklarını belirlemek için; KKO nın ortaya çıkmasını sağlayan, kabul edilen süreç varsayımlarını irdelemek gerekir. Bu şekilde KKO nun bilimsel dayanakları ortaya çıkar:
1) Bilincin KKO olarak  Matematiksel ve Sistem Teorisi yönünden dayanakları:
Beyindeki yaklaşık yüz milyar nöron, tek tek ya da nöron grupları halinde bir sistem oluştururlar. Bu sistem, sistem teorisindeki en üst seviye olan "kompleks adaptif sistemler" kategorisindedir. Sistem teorisi, matematik gibi genel geçerlilik ve kesinlik bakımından en üst seviyededir, çünkü sistem girdisi, çıktısı ve ortaya çıkan sistem ürünü açısından, tamamen bir matematiksel fonksiyon ile ifade edilebliir.
2) Bilincin KKO olarak Olasılık ve Büyük Sayılar Teorisi yönünden dayanakları
Sistem elemanı olarak beyindeki nöronların ya da nöron gruplarının kendi aralarındaki ilişki ve iletişimleri esnasında, konjonktürel olarak dışardan gelen etkiler ile, baskın sistem elemanları yeni duruma adaptasyon amaçlı olarak diğer sistem elemanlarını etki altına alarak KKO gerçekleştirirler. Yani dış etkiler ve baskın konuma gelecek nöron gruplarının belirlenimi bir ölçüde rastlantılara bağlıdır. Bu raslantısallık "Olasılık Hesapları" ve olasılığın matematiksel kesinliğini sağlayan "Büyük Sayılar Teoremi" doğrultusunda gerçekleşir.
3) Bilincin KKO olarak Entropi ilkesi yönünden dayanakları
Genel olarak KKO durumunun ortaya çıkmasında, düzenli durumdan düzensiz duruma doğal gidiş  ölçüsü olan ve olasılık hesapları ile açıklanan Entropi artışı rol oynar. Entropi artışı ile kaos eşiğine gelip, yok olma aşamasına gelen sistem, dışardan gelen etki veya enerji ile baskın sistem elemanlarının ortaya çıkması yoluyla gerçekleşen KKO süreci sonucunda yeni bir yapıya dönüşür. Entropinin doğal artış eğilimi Termodinamiğin 2. Kanunu ile tanımlanmış bir evrensel ilkedir.
4) Bilincin KKO olarak Evrim Teorisi yönünden dayanakları
Baskın olan nöron ya da nöron gruplarının etkisiyle  KKO olarak bilincin oluşumu, evrimsel bakış açısına da uygundur. Evrim teorisindeki raslantısal mutasyonlar ve uyum sağlayabilen değişikliklerin baskın olma hali ile; KKO ile oluşan bilinç hallerinin, bilinç sisteminin bir alt sistemi olan mantığa uygun olma gerekliliği ve ancak bu uygunluktan sonra baskın olabilme durumu aynı prensiplere dayanır. Ayrıca evrimin, değişimlerde mükemmel olana değil, uyum sağlayabilene gerçekleşme şansı vermesi ile; bilinçte oluşan düşüncelerden en rasyonel olanın baskın olması aynı belirleyiciliktedir.
5) Bilincin KKO olarak Simetri Kırılması İlkesi yönünden dayanakları
KKO entropi artışı yanında, ani faz değişimlerine sebep olan dış etkiler ile de ortaya çıkabilir. Bu KKO na sebep olan faz değişimleri, bugün evrenin oluşumunu açıklayan Big Bang teorisinin dört temel kuvvetin ortaya çıkmasına ve enerjinin maddeye dönüşmesine neden olan "Simetri Kırılması" algoritmasına eşdeğer niteliktedirler. Simetri kırılması aynı zamanda, birbirini tetikleyen etken faktörler arasındaki dengenin bozulması anlamındadır. Örneğin ani şoklara karşı bilincin ortaya çıkardığı yeni düşünceler veya duygu durumları birer  KKO olarak, simetri kırılmalarının ya da toleransların aşılmasının sonucudur. 

SONUÇ

Bilincin beyindeki nöron ya da nöron gruplarının bir KKO u olduğu hipotezi, diğer bilinci açıklamaya çalışan kuramlar gibi henüz kanıtlanamamıştır. Ancak ortaya konan hipotez; matematik, fizik,sistem teorisi ve olasılık matematiği gibi bilimler; entropi, simetri kırılması gibi evrensel ilkeler ve evrim teorisi tarafından desteklenmektedir. KKO bir kuram olarak Sinergetik bilimi altında araştırılmaktadır. Daha şimdiden; yapay zeka, yüz tanıma gibi teknik kullanımları mevcuttur. Bilincin bir KKO olması paradigması ile; sosyal bilimler, toplum psikolojisi ve hatta psikiyatri gibi çalışma alanlarında yeni gelişmeler olacaktır. Ancak KKO hipotezi sadece zihinsel faaliyetlerin temeli olan yapının, nasıl fonksiyonel olduğunu ve değişen şartlara nasıl adapte olduğunu açıklamaya çalışır. Bu aşamadan öncesi ve sonrası; biyoloji, psikoloji, nöroloji ve nörofelsefenin konusudur. Bilincin bir KKO olması hipotezinin kanıtlanması durumunda, en başta ruhun kutsallığı ve ölümsüzlüğü gibi inançlar başta olmak üzere, bir çok paradigma yıkılacaktır.

Tarık Akın (8 Ağustos 2020)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder