18 Ocak 2013 Cuma

Bor ve Toryum (Mustafa Özcan, 18 Ocak 2013)

Bor ve Toryum

Bor bir madde, bir konu olarak epeyce bilindiğinden daha az bilinen toryum hakkında kısa bir bilgi vereyim.
Toryum kimyasal elementlerin periyodik cetvelinde aktinitler grubuna dâhil ağır bir metaldir. Adı Batı dillerinde “thorium” diye belirtilir. Doğada ender toprak elementleri denilen, genellikle manyetik özelliğe sahip bir grup metal minerali ile birlikte karışık olarak bulunur. Radyoaktiflik etkinliğe sahip, yarı ömrü evrenin yaşından fazla olan nükleer bir malzemedir ve bu nedenle kolaylıkla ve güvenle nükleer yakıt olarak kullanılmaktadır.
İlk önemli kullanımı ise oldukça eskilerde kalmış olan lüks lambalarının parlayan fitilinin kaplamasına yüzde doksan dokuz oranında katılmakta olan toryum oksit bileşiği şeklindedir.
Girişteki bu açıklamaya paralel olarak öteki bir noktaya da dikkat çekmek isterim. Fark etmişsinizdir; yazı başlığının iki tek sözcükten oluşuyor olması aslında benim başlık koyma tarzıma hiç de uymuyor. Genelde bilimsel betimleme ve açıklama yanları olan deneme tipindeki makalelerin tümünde başlıklar çok daha fazla sözcüğe sahip ve birkaç anlama yönelik anlatım içermekte olduğu okuyucu dostlarımın malumudur.
Doğaldır ki başlıktaki bu ani faklılığın nedenini merak etmişsinizdir. Bu durum yazının içeriğinin hedeflediği şeyle ilgilidir. Makalenin hedefinde bilimsel açıklamalı bir konu betimlemesi değil de okuyucunun dikkatini bu konuya çekmek yatıyor. Elbette amaç bir konuda keskin bir farkındalık yaratmak olunca bunu sağlamak için ilkin konuyu anlatan başlığın kısa olması, hatta sadece bir sözcükten ibaret olması gerekir.
Ayrıca yazının dilsel yanının sade olması, yani yeni ve az bilinir sözcüklerden arınmış ve günlük dile yakın bir dille yazılmış olması gerekir.
İlaveten de burada olduğu gibi bir-iki paragraf ile bu değişikliklere dikkat çekilmiş olmalıdır ki farkındalık daha da belirginleşsin.
Şimdi doğal olarak akla konunun öneminin nereden geldiği sorusu geliyor.
Ülkemiz toryum elementinin doğada çeşitli mineral şekilleri ile “mümkün” rezervler halinde bulunuşu itibariyle dünya sıralamasında dördüncüdür. Ayrıca bu rezervlerimizin bilinirliği MTA tarafından onlarca yıl öncesinden gelen arama çalışmalarıyla teminat altına da alınmıştır.
Başka bir husus ise toryum yataklarının mülkiyet durumudur. Bilindiği gibi yataklar 1980 yılının hemen öncesinde Ecevit hükümeti tarafından kamulaştırılıp işletilme imtiyazı devletin madencilik konusundaki iktisadi kuruluşu olan Etibank’a (şimdi Eti Maden İşletmeleri) bırakılmıştır. Bu bakımdan kamu mülkiyeti haiz bir yer altı kaynağımızdır.
Öte yandan o dönemde kamulaştırılan dört maden yatağı türünden toryum ve bor dışındaki kömür ve demir yataklarının kısa zaman sonra yeniden özele devredildiği konusu anımsanması gereken stratejik ve sosyoekonomik bir olaydır.
Bor ve toryum ile devletin bu Katolik nikâhının ne kadar daha süreceği bilinmez ama önemli sonuçları olduğu apaçık bellidir. Bunlardan ilki kamulaştırma öncesinde bor ürünlerinin ihracından elde edilmekte olan ulusal gelirin kamulaştırma sonrasında artarak zamanla en az üçe katlanmış olduğudur.
İkincisi ise doğada ender toprak elementleri ile karışık olarak bulunan toryumun Çin Halk Cumhuriyeti’nin son yıllarda dünya çapında bu konuda yürüttüğü tekel olma çabasının bir parçası olarak saha kapatmaya yönelik faaliyetinin dışında tutulabilmiş olmasıdır.
Bor konusu kamuoyunda pek çok kez gündeme gelmiş olmakla birlikte toryumun aynı derecede bilinirliği olmadığı herkesin malumudur. Bunun nedenlerinden biri borun bir ara stratejik malzeme olarak tanıtılmasıdır. Hatırlanacağı gibi bir Sovyet roketinde yakıt olarak bor bileşiği kullanıldığının tespitiyle başlayan sosyal ve siyasi gündem o dönem varlığını sürdüren bloklar arası soğuk savaş koşullarının etkisi ile askeri güvenlik konusu haline gelmiştir. Olay çok önemli toplumsal bir konu mahiyeti ile ön plana çıkarılarak bor ürünlerine stratejik malzeme niteliği atfedilmek sureti ile ihracı engellenmek istenmiştir.
Bor madenlerini bu güne kadar gündemde tutan diğer neden ise dünya rezervlerinin üçte ikisine sahip oluşumuzdur. Bu durum bor konusundaki toplumsal bir bilinçlenme için gerekli ve yeterli bir ilgi odağının oluşmasına olanak sağlamaya yetmiştir.
Oysa bordan kat ve kat daha stratejik ve değerli olan toryum yataklarımız hakkında aynı toplumsal bilinçlilik düzeyine erişilmiş olunduğunu söylemek mümkün değildir.
Bu yazıyı ülkemizin birkaç yüzyıllık toplam enerji ihtiyacını karşılamaya aday olmasının yanında nükleer enerji yakıtları dünyasının en barışçıl ve yeşil temsilcisi olma sıfatını da bünyesinde barındıran toryumun adının mümkün mertebe çok duyulmasını sağlamak amacıyla hazırladım.
Ama dikkatleri toryum üzerine toplamak için kaleme aldığım bu metnin çok daha ötesine geçerek önemli bilimsel ve teknolojik bilgiler sunan makalelerle konuyu ele almayı sürdüreceğimi belirterek bu yazıyı tamamlamak isterim.
Mustafa Özcan (18 Ocak 2013)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder